İçinde ara olan 7 harfli 164 kelime var. İçerisinde ARA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ara olan kelimeler listesine ya da Sonu ara ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARA
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARALTI
-
-
[isim]
Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim
- "Az sonra, dört atlının karaltısını seçtiler." (Nezihe Araz)
-
Hafif karanlık
-
Leke
-
[isim]
Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim
- YARANIŞ
-
-
[isim]
Yaranma işi veya biçimi
-
[isim]
Yaranma işi veya biçimi
- YARATMA
-
-
[isim]
Yaratmak işi
- "Bir sihirli kelimesi içinde şimşekler yaratmaya kadirdi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Yaratmak işi
- MALKARA
- ...
- PARASIZ
-
-
[sıfat]
Parası olmayan
-
Yoksul
- "Parasız günlerinde canı binbir çeşit şeyler isteyerek ruhu ... yoksulluğun acısını binbir kere duyardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Para verilmeden elde edilen, bedava
- "İlköğretim ... devlet okullarında parasızdır." (Anayasa)
-
[zarf]
Para verilmeksizin, bedavadan, bedava
-
[sıfat]
Parası olmayan
- MANZARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bakışı, dikkati çeken her şey
-
Görünüş
- "Boğaz'ın ucundan Karadeniz'e bir kapı gibi açılan manzara..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Konusu bir doğa veya şehir parçası olan resim, gravür veya desen, tablo
-
Durum
- "Bu sade dekor ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi güzelleştirmişti." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Bakışı, dikkati çeken her şey
- BİTARAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yansız
- "Ben bitaraf değil, bir tarafım diyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Yansız
- DARALTI
-
-
[isim]
Dar gibi görünme veya olma
-
[isim]
Dar gibi görünme veya olma
- KARASAL
-
-
[sıfat]
Karayla, toprakla ilgili, berri
-
[sıfat]
Karayla, toprakla ilgili, berri
- ARABAŞI
-
-
[isim]
Hindi veya tavuk etiyle hazırlanan, pişmiş ve dondurulmuş hamur ile birlikte yenen çorba
-
[isim]
Hindi veya tavuk etiyle hazırlanan, pişmiş ve dondurulmuş hamur ile birlikte yenen çorba
- ARANJÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düzenleyici
-
[isim]
Düzenleyici
- TARAKLI
-
-
[sıfat]
Tarağı olan
- "O, bizim köylülerin cebi ipek mendilli, aynalı, taraklı dışarlıklarından." (Necati Cumalı)
-
Başında tarak bulunan (kuş veya kadın)
-
Yol yol nakışlı
- "Taraklı kumaş."
-
Tarağı geniş olan (ayak)
-
[sıfat]
Tarağı olan
- KARADUL
-
-
[isim]
Sokması büyük acı veren, iri, esmer, zehirli örümcek (Latrodectus mactans)
-
[isim]
Sokması büyük acı veren, iri, esmer, zehirli örümcek (Latrodectus mactans)
- KARAMUK
-
-
[isim]
Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki (Agrostemmagithago)
-
Vücutta kara renkli kabarcıklara sebep olan bir hastalık
-
Koyunlarda görülen bir tür hastalık
-
[isim]
Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki (Agrostemmagithago)
- ZIMPARA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çok sert alümin billurları kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya
-
[isim]
Çok sert alümin billurları kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya
- SARARTI
-
-
[isim]
Sarı olma durumu
- "... bir ütü sarartısına benzer bir sarılıkta, gri renkteydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Sarı olma durumu
- YAYGARA
-
-
[isim]
Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çağırma
- "Cıyak cıyak bir dudu yaygarası, herkesi yerinden sıçrattı." (Sermet Muhtar Alus)
- "Gün geçmiyor ki evdeki kadınlardan biri, önüne bir ıslak şeker parçası düştüğünü görüp yaygarayı basmasın!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Şikâyet, sızlanma
- "Bizim gazetecilerin bu yaygaraları bence de haklı." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çağırma
- ARABİST
- ...
- YARANMA
-
-
[isim]
Yaranmak işi
-
[isim]
Yaranmak işi
- ARABALI
-
-
[sıfat]
Arabası olan
-
[isim]
Arabalı vapur
-
[sıfat]
Arabası olan