İçinde ara olan 5 harfli 50 kelime var. İçerisinde ARA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ara olan kelimeler listesine ya da Sonu ara ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARA
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARAKA
-
-
[isim]
İri taneli bezelye
-
[isim]
İri taneli bezelye
- PARAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yalnız adın veya ad ve soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza
-
[isim]
Yalnız adın veya ad ve soyadın baş harfleriyle atılan kısa imza
- ARACI
-
-
[isim]
Ara bulucu
-
Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt
-
İki şey arasında, bağlantı kuran kimse, vasıta
-
İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği
-
[isim]
Ara bulucu
- SARAT
-
-
[isim]
Büyük delikli kalbur
-
[isim]
Büyük delikli kalbur
- ŞUARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şairler
-
[isim]
Şairler
- ARAZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzü parçası, yerey, yer, toprak
- "Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhâl ağaçlandırılır." (Anayasa)
-
[isim]
Yeryüzü parçası, yerey, yer, toprak
- GARAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hedef, amaç, maksat
- "Bana garaz bağladığını seziyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Birine karşı güdülen kötülük etme isteği, kin
- "Bağnaz, şu yahut bu düşünceye değil, düşünen kişiye, düşünmeye garazdır." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Hedef, amaç, maksat
- HARAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para
-
Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi
-
Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi
-
[isim]
Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para
- ARAMİ
- ...
- ARABA
-
-
[isim]
Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı
- "Ve arabayı dörtnala ileri sürdü." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bu taşıtın aldığı miktarda olan
- "İki araba saman. Bir araba kömür."
-
[isim]
Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı
- HARAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
- "Duvarları yıkılmış, çatıları yanmış, harap bir köyün hizasına gelince yaver atından atladı." (Ömer Seyfettin)
- "Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." (Atatürk)
- "Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi." (Halide Edip Adıvar)
- "Parkın eski güzelliği kalmadı, ne kadar harap oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bitkin, yorgun, perişan
- "Kiraz yemekten insanlar harap, perişan olurdu." (Refik Halit Karay)
-
Çok sarhoş
-
[sıfat]
Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
- BARAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yağmur
-
[isim]
Yağmur
- SARAK
-
-
[isim]
Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme
-
[isim]
Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme
- AVARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- "Güreş boyunca iki yazar kendi savında direnir ve avara kasnak dönüp durur." (Salâh Birsel)
-
[ünlem]
Kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut
-
Bir geminin başka bir gemiden veya kıyıdan açılması
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- FARAD
-
-
[isim]
Elektrik sığa birimi
-
[isim]
Elektrik sığa birimi
- VARAN
-
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- "Varan bir. Varan iki."
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- TARAK
-
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- "Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı." (Refik Halit Karay)
-
Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
-
Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
-
Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
-
İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
-
Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
-
Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- KARAF
- ...
- SARAY
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu büyük yapı
-
Kamu işlerinin yürütüldüğü büyük yapı
- "Emniyet Sarayı. Spor ve Sergi Sarayı."
-
Görkemli ve gösterişli yapı
- "Bu ev bir saray."
-
Devlet başkanı ve çevresi
- "Saraydan çağrılmış."
-
[isim]
Hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu büyük yapı
- GARAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık
- "Ben arabayı garaja bırakıp şimdi döneceğim." (Cahit Uçuk)
-
Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer
- "Önce arabayı servis garajına çektik." (Çetin Altan)
-
Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer, otogar
-
[isim]
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık