İçinde ar olan 3 harfli 21 kelime var. İçerisinde AR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ar olan kelimeler listesine ya da Sonu ar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAR
-
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- "Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
"Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
- ARZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sunma
-
Piyasaya mal sürülmesi
- "Demin de arz ettiğim gibi karakolda izah ederim." (Tarık Buğra)
-
Yüksek bir makama anlatma, bildirme
-
[isim]
Sunma
- GAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Demir yolu ile yolculuk edenlerin gereksinimlerinin geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu
- "Bu beylerle Selanik garının civarında bazı bahçelerden geçerek gidiyorduk." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Demir yolu ile yolculuk edenlerin gereksinimlerinin geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu
- YAR
-
-
[isim]
Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum
-
[isim]
Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum
- BAR
-
-
[isim]
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
- "Hançer barı."
- "Bahçesi var, bağı var, ayvası var, narı var / Atamızdan yâdigâr bizde ata barı var" (Halk türküsü)
-
[isim]
Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu
- KAR
-
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
- "Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm." (Refik Halit Karay)
- "Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- ARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çıplak
-
Özgür, hür
- "Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çıplak
- ARP
-
-
[isim]
Dik tutularak parmakla çalınan, üç köşeli ve telli, büyük çalgı
-
[isim]
Dik tutularak parmakla çalınan, üç köşeli ve telli, büyük çalgı
- TAR
-
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
-
[isim]
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü
- ZAR
-
-
[isim]
İnce perde veya örtü
-
İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper
-
Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper
- "Çekirdek zarı. Hücre zarı."
-
[isim]
İnce perde veya örtü
- FAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
- "Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
- VAR
-
-
[sıfat]
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
- "Var gücüyle çalışmak."
- "Var ol, Halit ağabey!" (Haldun Taner)
- "Yüzünde varla yok arası bir gülümseme, özlem giderircesine, uzun uzun süzdü dostunu." (Tahsin Yücel)
- "Varsa kızı yoksa kızı, oğlunun yüzüne baktığı yok."
-
[isim]
Sahiplik bildiren olumlu ad cümleleri kuran bir söz
- "Rahatsız etmek istemem hem de işim var." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Elde bulunan her şey
- "Elimizden alınan şeyler bütün varımız ve bütün varlığımızdır." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[sıfat]
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
- ÇAR
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
-
[isim]
Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
- CAR
-
-
[isim]
Çağrı, tellal ile duyurma
-
İlan
-
Tehlike durumu, imdat, yardım
-
[isim]
Çağrı, tellal ile duyurma
- ART
-
-
[isim]
Arka, geri
- "Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu." (Tarık Buğra)
- "Gidiş gelişin ardı hiç kesilmiyor."
- "Muhatabı da olmayan gecikmiş hesapların ardına düşüyordu." (Murathan Mungan)
-
Bir şeyin öbür yüzü
-
[sıfat]
Arkada bulunan
- "Art damak ünsüzü. Art teker."
-
[isim]
Arka, geri
- ARK
-
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
- ARI
-
-
[sıfat]
Temiz, münezzeh
-
Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis
-
Günahsız
-
[sıfat]
Temiz, münezzeh
- ARA
-
-
[isim]
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
- "Ben onları akşama yemeğe çağırdım. Sen de geleceksin. Orada ben aranızı bulurum." (Memduh Şevket Esendal)
- "Sabahtan beri ara vermeden yağan sessiz, ince nisan yağmuru." (Peyami Safa)
- "Bir vakitler aralarından su sızmayan o dünya ahiret kardeş hatun kişiler, şimdi birbirlerini çekemiyor, birbirlerinin arkasından söylemediklerini bırakmıyorlardı." (Haldun Taner)
- "Emine ile aralarını bulmaya çalışacağını söyledi." (Halide Edip Adıvar)
-
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
-
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
- "Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi olması gerekmektedir."
-
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
- "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler." (Necati Cumalı)
-
Aralık
-
Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
-
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
-
Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi
-
Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre
-
[isim]
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
- NAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum)
-
Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler bulunduran yuvarlak yemişi
-
[isim]
Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum)
- ARŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam inanışına göre göğün en yüksek katı
-
[isim]
İslam inanışına göre göğün en yüksek katı