İçinde ap olan 6 harfli 110 kelime var. İçerisinde AP bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ap olan kelimeler listesine ya da Sonu ap ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
PA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAPMAK
-
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
-
Herhangi bir şeyi "tanrı" diye tanımak
-
Tutku ile sevmek, bağlanmak
- "Bütün Bucaklıların bana taptıklarını anlıyorsun." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
- SAPKIN
-
-
[sıfat]
Doğru yoldan ayrılmış olan
-
Sapkıya uğramış olan
-
[sıfat]
Doğru yoldan ayrılmış olan
- TRAPEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alt uçlarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı
- "En zararsız oyun da sokak kapısının kol demirinde saatlerce süren trapez idmanlarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu araçla gösteri yapan sanatçı, trapezci
-
[isim]
Alt uçlarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı
- APRELİ
-
-
[sıfat]
Apresi yapılmış, perdahlanmış veya cilalanmış
-
[sıfat]
Apresi yapılmış, perdahlanmış veya cilalanmış
- KAPÇIK
-
-
[isim]
Küçük kap
-
Boş mermi kovanı
- "Fişek kapçığı."
-
Tahıl tanelerinde kabuk
-
[isim]
Küçük kap
- ÇAPACI
-
-
[isim]
Çapa ile çalışan işçi
-
[isim]
Çapa ile çalışan işçi
- KULLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İplik üzerine sırma sarmaya yarar bir dolap
-
Bir tür menteşe
-
[isim]
İplik üzerine sırma sarmaya yarar bir dolap
- KAPMAK
-
-
[-i]
Birdenbire yakalayarak, çekerek almak
- "Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Isırıp parçalamak
-
Koparmak, kıstırmak
- "Makine parmağını kapmış."
-
İşitir işitmez veya görür görmez bellemek ve öğrenmek
- "Bir müzik parçasını kapmak."
-
Yer ayırmak, yer tutmak
-
[nsz]
Bulaşmış olmak, geçmek
- "Hastalık kapmak. Huy kapmak."
-
[-i]
Birdenbire yakalayarak, çekerek almak
- NAPALM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan, alüminyum veya sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde
-
[isim]
Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan, alüminyum veya sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde
- APAYRI
-
-
[sıfat]
Büsbütün ayrı, bambaşka
- "... o sanat topluluğu içinde duygusu, düşüncesi, anlatış gücüyle apayrı bir şairdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Büsbütün ayrı, bambaşka
- APATİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğada, kemik dokusunda bulunan, içinde flor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat
-
[isim]
Doğada, kemik dokusunda bulunan, içinde flor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat
- YAPICI
-
-
[sıfat]
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren
-
Önemli ve yararlı işler yapan
- "İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Olumlu
- "Yapıcı fikir. Yapıcı eleştiri."
-
[isim]
Yapı ustası
-
[sıfat]
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren
- SAPINÇ
-
-
[isim]
Özel bir görevin normal sonucuna ulaşmasına engel olan sapıklık, aberasyon
-
Işık hızının sonlu olmasından dolayı bir gök cisminin görünen konumu ile gerçek konumu arasındaki fark, aberasyon
-
Bir mercek, ayna veya optik dizgenin odaklama özelliklerindeki yanlış, aberasyon
-
[isim]
Özel bir görevin normal sonucuna ulaşmasına engel olan sapıklık, aberasyon
- TAPUCU
-
-
[isim]
Tapu memuru
- "Tapucu Ragıp Efendi'nin çiçekleri dillere destandır." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Tapu memuru
- VİŞNAP
-
Kelime Kökeni : Bulgarca
-
[isim]
Vişne şurubu
-
[isim]
Vişne şurubu
- KAPALI
-
-
[sıfat]
Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı
-
Geçilmez durumda olan
- "Nedim'i beğenmeyenler bu şenlikli dünyaya kapalı olanlardır." (Salâh Birsel)
-
Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri)
-
Başı örtülü (kadın)
-
Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem
-
Gizli, saklı
- "Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir."
-
Açık olmayan (giyecek)
- "Damalı bir eteklik, açık mavi, kapalı bir yün kazak giymişti." (Necati Cumalı)
-
Bulutlu, karanlık (hava)
- "Ankara'nın soğuk, kapalı havalı günlerinden biriydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İçe dönük yaradılışta olan
- "Kapalı ruhlu, ağırbaşlı, güç heyecana gelir insanlardır." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı
- SERAPA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Baştan başa, bütün olarak
- "İniverdik uyumuşların önüne karadan gemilerle / Kesildiler serapa nur, serapa hayret." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
-
[zarf]
Baştan başa, bütün olarak
- KINNAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim veya kalın iplik
- "Onları arkadan kınnapla bağlamıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim veya kalın iplik
- KEZZAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Nitrik asit
- "O gece, elimde mektebin kâğıdı, aramadığım ne kibrit suyu kaldı ne kezzap." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitrik asit
- ÇAPULA
-
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı