İçinde ap olan 6 harfli 110 kelime var. İçerisinde AP bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ap olan kelimeler listesine ya da Sonu ap ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
PA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPSÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şişe kapağı
-
Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
-
Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
-
Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
-
Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
-
Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
-
Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
-
Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
-
Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
-
[isim]
Şişe kapağı
- APRELİ
-
-
[sıfat]
Apresi yapılmış, perdahlanmış veya cilalanmış
-
[sıfat]
Apresi yapılmış, perdahlanmış veya cilalanmış
- KESYAP
-
-
[isim]
Kumaş, tahta vb. malzemelerle yapılan, kâğıt veya kartona yapıştırılan resim, kolaj
-
[isim]
Kumaş, tahta vb. malzemelerle yapılan, kâğıt veya kartona yapıştırılan resim, kolaj
- TRAPEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alt uçlarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı
- "En zararsız oyun da sokak kapısının kol demirinde saatlerce süren trapez idmanlarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu araçla gösteri yapan sanatçı, trapezci
-
[isim]
Alt uçlarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı
- KAPORA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Güvenmelik
-
[isim]
Güvenmelik
- HÜNNAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu'da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde (Zizyphus jujuba)
- "Küçük bahçede acı badem, ayva, nar, hünnap ağaçları görürüm." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bu bitkinin meyvesi
-
[isim]
Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu'da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde (Zizyphus jujuba)
- YAPMAK
-
-
[-i]
Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek
- "Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." (Çetin Altan)
- "Onca yolu iki saatte almışlar. -Yapma!"
- "Yapma çocuğum, saat bozulur!"
- "Şakir Efendi'ye garaz olmuşlardı. Ona yapmadıklarını bırakmadılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Olmasına yol açmak
- "Durgun sular sıtma yapar."
-
[nsz]
Yol almak
-
Onarmak, tamir etmek
- "Bozulan saatimi saatçi yaptı."
-
[nsz]
Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek
- "Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım." (Refik Halit Karay)
-
Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek
- "Şu işi yapıver, diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek
- "Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım." (Refik Halit Karay)
-
Düzenli bir duruma getirmek
- "Yatak yapmak. Yolu yaptılar."
-
[nsz]
Üretmek
- "Ayakkabı yapmak."
-
[nsz]
Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
- "Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak."
-
Zarara yol açmak
-
Etkili olmak
-
[nsz]
Salgılamak, çıkarmak
- "Tükürük bezleri tükürük yapar."
-
[-e]
Dışkı çıkarmak
- "Çocuk, altına yapmış."
-
Gerçekleştirmek
- "İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
- "Ben adamı ne yaparım biliyor musun?"
-
[-i]
Evlendirmek
- "Bu kızı sana yapacağız."
-
[yardımcı fiil]
Bir durum yaratmak
- "Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı." (Nezihe Araz)
-
[yardımcı fiil]
Edinmek, sahip olmak
- "Servet yapmak. Altın yapmak."
-
[yardımcı fiil]
Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek
- "Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Davranmak, hareket etmek
- "İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak."
-
[nsz]
Olmak
- "Bu kış çok soğuk yaptı."
-
[-i]
Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek
- APAÇIK
-
-
[sıfat]
Çok açık, çok belirgin
- "Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Çok açık, çok belirgin
- MEHTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ay ışığı
- "Oklar gibi saplanmada kalbe / Vurdukça semadan yere mehtap." (Ahmet Haşim)
- "O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Ay ışığı
- LAPACI
-
-
[sıfat]
Vücutça toplu ve iri olmasına rağmen direnci az olan
- "Gösterişine bakmayın, lapacının biridir."
-
Yorgun, bitmiş tükenmiş
- "Belki o ılık kışlarda biraz fazla nezle oluyor, lodostan belki biraz fazla lapacı oluyorduk ama memnunduk." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Vücutça toplu ve iri olmasına rağmen direnci az olan
- KAPSAM
-
-
[isim]
Sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul
- "Yasa kapsamına giren devlet personeli."
-
Kaplam
-
[isim]
Sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul
- SEYLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su baskını, taşma, taşkın, feyezan
-
[isim]
Su baskını, taşma, taşkın, feyezan
- ADAPTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Uyarlanmış
- "Ahmet Vefik Paşa'nın Zor Nikâh'ı Molière'den adaptedir."
-
[sıfat]
Uyarlanmış
- ARAPÇA
- ...
- ÇAPULA
-
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı
- KAPAMA
-
-
[isim]
Kapamak işi
-
Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği
-
Metres
-
Üst baş, giyecek takımı
-
[isim]
Kapamak işi
- MAYTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek
- "Bu evde hepsi beni maytaba alıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek
- MUNSAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kavşak
-
[sıfat]
Kavuşan
-
[isim]
Kavşak
- SERAPA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Baştan başa, bütün olarak
- "İniverdik uyumuşların önüne karadan gemilerle / Kesildiler serapa nur, serapa hayret." (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
-
[zarf]
Baştan başa, bütün olarak
- KAPILI
-
-
[sıfat]
Kapısı olan
-
Özellikle resmî bir işte çalışan
-
[sıfat]
Kapısı olan