İçinde ap olan 5 harfli 104 kelime var. İçerisinde AP bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ap olan kelimeler listesine ya da Sonu ap ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A P Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

PA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MUSAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başına bir kötülük, felaket gelmiş olan
  2. Hastalığa yakalanmış, tutulmuş, uğramış
    • "Herkes, hastalığın cinsine göre, aşağı yukarı musap sayılır." (Sait Faik Abasıyanık)

OKAPİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Geviş getirenlerden, Kongo'da bataklık ormanlarda yaşayan, büyük bir antilop boyunda, gövdesi kızıl kestane renginde, bacakları beyaz çizgili bir memeli hayvan (Okapia johnstoni)

SUPAP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, açval
  2. Bir devreye yerleştirildiğinde belirli şartlar altında, akımın yalnız bir yönde geçmesini sağlayan ve böylece dalgalı akımları doğrultmaya yarayan sistem

ASHAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sahipler
  2. Sahabe

SAPIŞ

  1. [isim] Sapma işi veya biçimi

APART
...
JAPON
...
ÇALAP
...
APSİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın, başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri
    • "Bir eksen üzerindeki her nokta, apsisi ile belirtilir."
  2. Koordinat

KEBAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
    • "Oradan ayrılınca hemen çarşıya koşar, sıcak bir ekmek alır, içini kebapla doldurur, anama götürürdüm." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla hazırlanan her türlü yiyecek
    • "Kestane kebabı. Patlıcan kebabı."
  3. [sıfat] Kavrulmuş, kızarmış
    • "Kebap mısır."
  4. [sıfat] Yanmış, yanık

ÇAPAK

  1. [isim] Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan veya kuruyan akıntı
  2. Madenler dövülürken sıçrayan ince, ufak parça
  3. Metal veya toprak eşya kenarlarında bulunan pürüz

YAPIK

  1. [isim] Belleme (II)
  2. Yeniçerilerin giydikleri üstlük

YAPMA

  1. [isim] Yapmak işi
  2. [sıfat] Doğadaki şeylere benzetilerek insan eliyle yapılmış, yapay, suni, sahici karşıtı
    • "Eliyle bahçenin dökme taştan yapma mağaralarından birini göstererek..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. [sıfat] İçten olmayan, içten gelmeyerek yapılan, yapmacık
    • "Fakat fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini her zaman yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi." (Haldun Taner)

ZEHAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sanma, sanı, zannetme
    • "Bu oyunun kendine düşman bir partiye seçmen kazandırdığı zehabına kapılmış olacak." (Haldun Taner)
    • "Kim bilir ne taraflara yorar, ne zehaplarda bulunur?" (Sermet Muhtar Alus)

KAPAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak
    • "Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar." (Refik Halit Karay)
    • "İçindekiler kendilerini ayaklarıyla bir kapana kıstırmışlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Fikirlerindeki çelişmeyi belirtip adamı kıskıvrak bir kapana sıkıştırır." (Haldun Taner)
  2. Düzen, hile

CENAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz
    • "Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz." (Ömer Seyfettin)

SAPAK

  1. [sıfat] Sapaklığı olan
  2. [isim] Bir ana yoldan ayrılan yolun başlangıç noktası
  3. [isim] Akarsuyun kollara ayrıldığı yer

APOTR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yardımcı, koruyucu, havari
    • "Şimdi, senin apotrların (havarilerin) kimlerdir?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ÇAPUT

  1. [isim] Eskimiş bez parçası, paçavra
  2. Bez

HARAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
    • "Duvarları yıkılmış, çatıları yanmış, harap bir köyün hizasına gelince yaver atından atladı." (Ömer Seyfettin)
    • "Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." (Atatürk)
    • "Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Parkın eski güzelliği kalmadı, ne kadar harap oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bitkin, yorgun, perişan
    • "Kiraz yemekten insanlar harap, perişan olurdu." (Refik Halit Karay)
  3. Çok sarhoş

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü