İçinde anmak olan 9 harfli 112 kelime var. İçerisinde ANMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anmak olan kelimeler listesine ya da Sonu anmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
AKMAN, ANMAK, KAMAN, KANMA
4 Harfli Kelimeler
AKMA, AMAN, ANAM, ANKA, ANMA, KAMA, KANA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, ANA, KAM, KAN, NAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UFALANMAK
-
-
[nsz]
Ufalama işi yapılmak, ufak parçalara ayrılmak
-
[nsz]
Ufalama işi yapılmak, ufak parçalara ayrılmak
- HOŞLANMAK
-
-
[-den]
Hoşuna gitmek, hoş bulmak, hazzetmek, sevmek
- "Bilirsiniz ki ben, politika işlerinden hiç hoşlanmam." (Burhan Felek)
-
[-den]
Hoşuna gitmek, hoş bulmak, hazzetmek, sevmek
- TIRMANMAK
-
-
[-e]
El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak
- "İçeride yer bulamayanlar, kahvenin yıkık duvarına tırmanıyorlardı." (Haldun Taner)
-
[-i]
Yokuş, merdiven vb. çıkmak
- "Yokuşu biraz daha tırmandılar." (Peyami Safa)
-
Bitki, yakınındaki bir nesneye tutunarak yükselmek
- "Sarmaşıklar bahçe duvarına tırmanmış. Hanımeli bizim kata kadar tırmandı."
-
Bir şeyin eğimini izleyerek yükselmek
- "Boğazın karşı yakasına tırmanan yolda atı üstünde, tarlasından Urla'ya dönen bir rençperle karşılaştılar." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Belli bir durum, olay gittikçe güç kazanmak, giderek artmak
-
[-e]
El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak
- YAĞLANMAK
-
-
[nsz]
Yağlama işi yapılmak, yağ sürülmek, yağ konulmak
-
Yağ oluşmak
- "... şişman denilecek kadar etlenmiş, toplanmış, yağlanmış bir hanım var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yağdan kirlenmek
- "... saçlarını taramış, yakası pek yağlanan eski cübbesini değiştirmiş..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yağ sürünmek
- "Ayşe yağlandı. Kispetler giydi." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Yağlama işi yapılmak, yağ sürülmek, yağ konulmak
- KATLANMAK
-
-
[nsz]
Katlama işi yapılmak
- "Bu kumaş iyi katlanmış."
-
[-e]
Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek
- "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Katlama işi yapılmak
- OVALANMAK
-
-
[nsz]
Ovalama işine konu olmak
-
Kendi kendini ovmak
-
[nsz]
Ovalama işine konu olmak
- SIRLANMAK
-
-
[nsz]
Sırlama işi yapılmak
-
[nsz]
Sırlama işi yapılmak
- ACILANMAK
-
-
[nsz]
Tadı acı olmak, acılaşmak
- "Ağzım acılandı."
-
[-le]
Acılı durumda olmak, üzüntüye kapılmak, üzülmek
- "Yunus Emre insanların acılarıyla acılanan insandır." (Nezihe Araz)
-
[nsz]
Tadı acı olmak, acılaşmak
- TOPLANMAK
-
-
[nsz]
Toplama işine konu olmak
- "Ağaçtaki meyveler toplandı."
-
Toplantı yapmak
-
Kendine çekidüzen vermek
-
Şişmanlamak
- "Kısacık boylu, kara kuru Nadir Hanım'ın yerinde şimdi şişman denilecek kadar etlenmiş, toplanmış, yağlanmış bir hanım var." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Toplama işine konu olmak
- AŞILANMAK
-
-
[nsz]
Aşılama işine konu olmak
-
[nsz]
Aşılama işine konu olmak
- BARLANMAK
- ...
- ÇAVLANMAK
-
-
[nsz]
Gürültüsü çevreye yayılmak
-
Dillere düşmek, şüyu bulmak
-
[nsz]
Gürültüsü çevreye yayılmak
- YOLLANMAK
-
-
[nsz]
Yollama işi yapılmak, gönderilmek
-
Bir yere gitmeye başlamak, yürümek
- "Arkadaşlarıyla buluştuğu pastaneye yollandı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Yollama işi yapılmak, gönderilmek
- YIPRANMAK
-
-
[nsz]
Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek
- "Gömleği ütülü ama yıpranmıştı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Makine veya makine parçaları aşınıp bozulmak
- "Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıprandı."
-
Saygınlığı azalmak
-
Çeşitli etkenlerle eski gücü kalmamak
- "Onun zekâsı hiç yıpranmamış."
-
[nsz]
Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek
- DARLANMAK
- ...
- SAPLANMAK
-
-
[-e]
Hızla batmak
- "Ok bacağına saplandı."
-
Batma sonucu hareket edemez olmak, batıp kalmak
- "Dönüşte Zeytinburnu açıklarında kara saplandık." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir şeyle ilgisini kesmemek, takılıp kalmak
- "Mistik olmayan felsefe görünüşünde de tamamen H. Spencer'e saplanmış kalmıştı." (Haldun Taner)
-
[-e]
Hızla batmak
- KAPLANMAK
-
-
[-le]
Kaplama işi yapılmak
-
[-le]
Kaplama işi yapılmak
- LIĞLANMAK
-
-
[nsz]
Üstünde lığ birikmek
-
[nsz]
Üstünde lığ birikmek
- SAĞLANMAK
-
-
[nsz]
Sağlama işine konu olmak
- "Onun da yardımı sağlandı."
-
[nsz]
Sağlama işine konu olmak
- MIRLANMAK
-
-
[nsz]
Mırıldanmak
-
[nsz]
Mırıldanmak