İçinde anmak olan 8 harfli 45 kelime var. İçerisinde ANMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anmak olan kelimeler listesine ya da Sonu anmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
AKMAN, ANMAK, KAMAN, KANMA
4 Harfli Kelimeler
AKMA, AMAN, ANAM, ANKA, ANMA, KAMA, KANA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, ANA, KAM, KAN, NAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YIKANMAK
-
-
[nsz]
Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
- "Çamaşır yıkandı."
-
Kendi vücudunu yıkamak, banyo yapmak
-
[nsz]
Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
- YAMANMAK
-
-
[nsz]
Yamalanmak
-
[nsz]
Kötü bir şey veya kimse birinin üstünde kalmak, yük olmak, yükletilmek
- "Kız o oğlana yamandı. Bu kedi bize yamandı."
-
[nsz]
Yamalanmak
- UNLANMAK
-
-
[nsz]
Una bulanmak
-
Una bulaştırılmak
-
[nsz]
Una bulanmak
- DONANMAK
-
-
[nsz]
Giyinip kuşanmak, süslenmek
-
[-le]
Yayılıp kaplanmak
- "Baharda ağaçlar çiçeklerle donandı."
-
[-le]
Işıklı duruma gelmek, ışıklarla bezenmek
- "Bu gördüğünüz yol şenlik gecesi gibi ardı arası kesilmez sıra sıra otomobillerin fenerleriyle donanırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Gerekli nesneler bir araya getirilip süslenmek, gösterişli duruma getirilmek
- "Kırk türlü kuru yemişle donanmış masanın ortasına dikilmiş bir ince, ufak mum vardı." (Aka Gündüz)
-
[nsz]
Giyinip kuşanmak, süslenmek
- OYNANMAK
-
-
[nsz]
Oynama işine konu olmak
- "O gece orada ne oynanacağına bakmadan içeri daldılar." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Herhangi biri oynamak
-
[nsz]
Oynama işine konu olmak
- DADANMAK
-
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- "Çocuk çikolataya pek dadandı."
-
Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık uğramak, abone olmak
- "İkinci sene plajlara da dadandı; yüzüyor, kumda yatıp güneşleniyor, dans ediyor, kürek çekiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- YALANMAK
-
-
[nsz]
Yalama işi yapılmak veya yalama işine konu olmak
- "Tabak hiç yalanır mı?"
-
Kendini yalamak
- "Kedi yalanıyor."
-
[nsz]
Yalama işi yapılmak veya yalama işine konu olmak
- TARANMAK
-
-
[nsz]
Tarama işi yapılmak
- "Yünler yıkandıktan sonra tarandı."
-
Kendi başını taramak
- "Bugün bu tarağımla taranmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dikkatlice bir şey aramak
- "Kalkarlarken tütün kesesini kuşağına sokan İboş arandı, tarandı" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Tarama işi yapılmak
- UĞRANMAK
-
-
[nsz]
Uğrama işi yapılmak
-
[nsz]
Uğrama işi yapılmak
- ISLANMAK
-
-
[nsz]
Islak duruma gelmek
- "Pantolonları yarı bellerine kadar ıslanmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Islak duruma gelmek
- KUŞANMAK
-
-
[-i]
Beline kuşak, kılıç, kemer vb. şeyler bağlamak
-
Giyinmek
- "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Beline kuşak, kılıç, kemer vb. şeyler bağlamak
- BULANMAK
-
-
[-e]
Bulama işine konu olmak, her yanı bir şeyle kaplanmak
- "Parfüme bulanmış bir ter, boyalı suratlarından buharlaşıyor." (Atilla İlhan)
-
[nsz]
Duruluğunu yitirmek
- "Havuz bulandı."
-
[nsz]
Parlaklığını ve açıklığını yitirmek
- "Hava bulandı."
-
[nsz]
Mide bulantısı olmak
-
[nsz]
Karışmak
- "Köylünün bu habere zihni bulandı." (Aka Gündüz)
-
[-e]
Bulama işine konu olmak, her yanı bir şeyle kaplanmak
- KAZANMAK
-
-
[-i]
Kazanç sağlamak
- "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek
- "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız." (Burhan Felek)
-
Çıkmak, isabet etmek
-
Edinmek, sahip olmak
- "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Tutulmak, yakalanmak
- "Huy kazanmak."
- "Dert kazanmak."
-
Kendinden yana çekmek
- "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak
- "Düşmandan yer kazanmak."
-
Yenmek, galip gelmek
- "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[-i]
Kazanç sağlamak
- DOLANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- "Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
- "Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Karışmak, dolaşmak
-
[-de]
Gelişigüzel gezmek
- "Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- KAPANMAK
-
-
[nsz]
Kapalı duruma gelmek
- "Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-e]
Dışarı ile ilişiğini kesmek
- "Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek
- "Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Son verilmek, kesilmek
- "Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek
- "Secdeye hamt için değil, güya utandıklarından kapandılar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Tatile girmek
- "Okullar kapandı."
-
Yara iyileşmek
-
Göz kör olmak
- "Kazadan sonra bir gözü kapandı."
-
Hava bulutlanmak
-
[nsz]
Kapalı duruma gelmek
- UÇLANMAK
-
-
[nsz]
Uçlu duruma gelmek
-
Vermek
- "Tıngırın varsa uçlan, dedi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uçlu duruma gelmek
- SIVANMAK
-
-
[nsz]
Sıvama işi yapılmak
- "Harç duvara sıvandı. Çocuğun elleri mürekkeple sıvandı."
-
[nsz]
Sıvama işi yapılmak
- IRGANMAK
-
-
[nsz]
Sallanmak, kıpırdanmak
-
[nsz]
Sallanmak, kıpırdanmak
- KINANMAK
-
-
[nsz]
Kınama işi yapılmak
-
[nsz]
Kınama işi yapılmak
- ALLANMAK
-
-
[nsz]
Allama işi yapılmak
- "Allanıp pullanıp ne gezersin!"
-
[nsz]
Allama işi yapılmak