İçinde anma olan 8 harfli 159 kelime var. İçerisinde ANMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anma olan kelimeler listesine ya da Sonu anma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AMAN, ANAM, ANMA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AMA, ANA, NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DAVRANMA
-
-
[isim]
Davranmak işi
-
[isim]
Davranmak işi
- PULLANMA
-
-
[isim]
Pullanmak işi
- "Zarfların pullanması gerek."
-
Dış derinin boynuzsu küçük pullar veya büyük geniş parçalar durumunda dökülmesi
- "Bazı ateşli hastalıklardan sonra deride pullanma görülebilir."
-
[isim]
Pullanmak işi
- YAYLANMA
-
-
[isim]
Yaylanmak işi
-
[isim]
Yaylanmak işi
- TIKANMAK
-
-
[nsz]
Tıkama işine konu olmak
- "Lavabo tıkandı."
-
İştahı kalmayıp yemek yiyememek
-
Soluk alamamak, soluğu kesilmek
- "Hâlâ tıkanmış, boğulmuş gibi kesik kesik nefes alan Lale'ye bir kere daha baktı." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Tıkama işine konu olmak
- BUDANMAK
-
-
[nsz]
Budama işine konu olmak
-
[nsz]
Budama işine konu olmak
- HAVLANMA
-
-
[isim]
Havlanmak durumu
-
[isim]
Havlanmak durumu
- KOLLANMA
-
-
[isim]
Kollanmak işi
-
[isim]
Kollanmak işi
- YARANMAK
-
-
[-e]
Bir davranışla birini memnun etmek
- "Vatanın hukukunu müdafaa etmek lazımken düşmana yaranmak bahanesi altında..." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İçten olmayan davranışlarla birini memnun etmeye, gözüne girmeye çalışmak
-
[-e]
Bir davranışla birini memnun etmek
- HUYLANMA
-
-
[isim]
Huylanmak işi
-
[isim]
Huylanmak işi
- DAYANMAK
-
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- "Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak
- "Bu kumaş çok dayandı."
-
Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek
- "Bu gemi fırtınaya iyi dayanır."
-
Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek
- "Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?" (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek
- "Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler." (Necati Cumalı)
-
Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak
-
[nsz]
Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek
- "Aradan biraz daha geçince kumandan dayanamadı, söze başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Varmak, ulaşmak
- "Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak
- "İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak
- "Bu proje sonunda bize dayanacak."
-
[nsz]
Yetişmek, yeter olmak
-
Hız vermek
- "Şoför gaza dayandı."
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- KATLANMA
-
-
[isim]
Katlanmak işi
- "Asım Bey'in kardeşiyle aramızda en basit bir dostluğa bile katlanması ihtimali var mı?" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Katlanmak işi
- ARLANMAK
-
-
[nsz]
Utanmak
- "Ramazan günü alenen meyveli gazoz içmeye arlanmıyor musun?" (Haldun Taner)
-
[nsz]
Utanmak
- DADANMAK
-
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- "Çocuk çikolataya pek dadandı."
-
Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık uğramak, abone olmak
- "İkinci sene plajlara da dadandı; yüzüyor, kumda yatıp güneşleniyor, dans ediyor, kürek çekiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- DOLANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- "Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
- "Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Karışmak, dolaşmak
-
[-de]
Gelişigüzel gezmek
- "Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- LIĞLANMA
-
-
[isim]
Lığlanmak işi
-
[isim]
Lığlanmak işi
- YOLLANMA
-
-
[isim]
Yollanmak işi
-
[isim]
Yollanmak işi
- IRGANMAK
-
-
[nsz]
Sallanmak, kıpırdanmak
-
[nsz]
Sallanmak, kıpırdanmak
- YAŞLANMA
-
-
[isim]
Yaşlanmak işi
-
[isim]
Yaşlanmak işi
- HIZLANMA
-
-
[isim]
Hızlanmak işi
-
[isim]
Hızlanmak işi
- BAĞLANMA
-
-
[isim]
Bağlanmak işi
-
[isim]
Bağlanmak işi