İçinde anma olan 7 harfli 59 kelime var. İçerisinde ANMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anma olan kelimeler listesine ya da Sonu anma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AMAN, ANAM, ANMA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AMA, ANA, NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OKLANMA
-
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
- UYANMAK
-
-
[nsz]
Uyku durumundan çıkmak
-
Bitkiler canlanıp yeşermeye başlamak
- "Tomurcuklar patlamış, tabiat iyiden iyiye uyanmıştı." (Burhan Felek)
-
Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek
- "Leman Hanım'ın seni sevdiğini söyleyince sende de ona karşı bir meyil uyandığından eminim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek
-
Bilgisizlikten kurtulmak
-
[nsz]
Uyku durumundan çıkmak
- ARANMAK
-
-
[nsz]
Arama işine konu olmak
- "Ertesi günü uygun pansiyon aranacaktı." (Tarık Buğra)
-
İsteklisi bulunmak
- "Çok aranan bir kitap."
-
Eksikliği duyulmak
- "Bugünlerde soba aranıyor."
-
Kendi kendine bir şeyler aramak
-
Şart koşulmak
- "... asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz." (Anayasa)
-
Olumsuz, kötü davranışlarda bulunarak zor duruma düşmek
- "Sen aranıyorsun âdeta."
-
Kendisine eş veya sevgili aramak
-
[nsz]
Arama işine konu olmak
- ATLANMA
-
-
[isim]
Atlanmak işi
-
[isim]
Atlanmak işi
- UTANMAZ
-
-
[sıfat]
Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız
-
[sıfat]
Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız
- UTANMAK
-
-
[nsz]
Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak
- "Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı." (Aka Gündüz)
-
[-den]
Sıkılmak
- "Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum." (Ahmet Haşim)
-
[-den]
Çekinmek
- "Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[nsz]
Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak
- ALLANMA
-
-
[isim]
Allanmak işi
-
[isim]
Allanmak işi
- KUŞANMA
-
-
[isim]
Kuşanmak işi
-
[isim]
Kuşanmak işi
- KAPANMA
-
-
[isim]
Kapanmak işi
-
[isim]
Kapanmak işi
- DONANMA
-
-
[isim]
Donanmak işi
-
Belli bir amaçla kullanılan gemilerin bütünü
-
Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanıp fişek yakarak yapılan şenlik, donanma gecesi
-
Bir devletin deniz kuvvetleri, armada
- "Donanmanın topları ormanın üzerine nefes aldırmaksızın ateş döküyor." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Donanmak işi
- KINANMA
-
-
[isim]
Kınanmak işi
-
[isim]
Kınanmak işi
- ADLANMA
-
-
[isim]
Adlanmak işi
-
[isim]
Adlanmak işi
- BULANMA
-
-
[isim]
Bulanmak işi
-
[isim]
Bulanmak işi
- ABANMAK
-
-
[-e]
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak
- "Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun?" (Burhan Felek)
-
Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak
- "Baba, 'ya Allah' nidası ile yerinden zorla, oğluna abanarak kalktı." (Refik Halit Karay)
-
Güç vererek direnmek, bastırmak
-
Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak
-
Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak
- "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
-
Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak
-
Futbolda topa olanca gücüyle vurmak
-
[-e]
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak
- AVLANMA
-
-
[isim]
Avlanmak işi
-
[isim]
Avlanmak işi
- SULANMA
-
-
[isim]
Sulanmak işi
-
Bazı nesnelerin, havanın nemini soğurarak çözünme özelliği
-
[isim]
Sulanmak işi
- UÇLANMA
-
-
[isim]
Uçlanmak durumu
-
[isim]
Uçlanmak durumu
- OYLANMA
-
-
[isim]
Oylanmak işi
-
[isim]
Oylanmak işi
- İNANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyi doğru olarak benimsemek
- "Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." (Nurullah ataç)
-
Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek
- "Ben size inanırım."
-
Bir şeyin varlığını, doğruluğunu kabul etmek
- "Bu başın bir kadına değil, bir hamala ait olduğuna inanmak zor değildi." (Peyami Safa)
-
Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek
- "Tanrı'ya inanmak."
-
Kanarak aldanmak
- "Her reklama inanmayın."
-
İman etmek
-
[-e]
Bir şeyi doğru olarak benimsemek
- KAŞANMA
-
-
[isim]
Kaşanmak işi
-
[isim]
Kaşanmak işi