İçinde anma olan 6 harfli 16 kelime var. İçerisinde ANMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anma olan kelimeler listesine ya da Sonu anma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AMAN, ANAM, ANMA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AMA, ANA, NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADANMA
-
-
[isim]
Adanmak işi
-
[isim]
Adanmak işi
- İNANMA
-
-
[isim]
İnanmak işi
-
[isim]
İnanmak işi
- USANMA
-
-
[isim]
Usanmak durumu
-
[isim]
Usanmak durumu
- BANMAK
-
-
[-i]
Katı bir şeyi sulu veya tuz, biber vb. toz durumundaki maddelerin içine batırıp çıkarmak, bandırmak
- "Kahvaltımı önüme serer / Reçele ekmek banar, yerim." (Behçet Necatigil)
-
[-i]
Katı bir şeyi sulu veya tuz, biber vb. toz durumundaki maddelerin içine batırıp çıkarmak, bandırmak
- ULANMA
-
-
[isim]
Ulanmak işi
-
[isim]
Ulanmak işi
- YANMAK
-
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- "Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir..." (Anayasa)
- "Bir babam olduğunu, nasıl yana yana istediğini size anlatamam." (Memduh Şevket Esendal)
- "Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu." (Peyami Safa)
- "Ali Safa Bey bir şeye çok yanıp yakılıyordu, işini daha gizli görebilirdi." (Yahya Kemal)
-
Ateş durumuna geçmek, tutuşmak
- "Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı."
- "Her şeyden önce bir bakanlık koltuğuna kurulmak ihtirasıyla yanıp tutuştuğunu ve oraya varmak için her vasıtayı mübah saydığını sezip anlamamış mıydı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Isı, ışık veren bir konuma geçmek
- "Gece oldu ışıklar yandı, yatsı vakti geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek
- "Yemek yandı. Ekmek yandı."
-
Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak
- "Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı."
-
Vücut veya nesnelerin ısısı artmak
- "Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Odamız yaz günleri çinkodan damın altında yanar durur." (Orhan Veli Kanık)
-
Parlamak, parıldamak
- "Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek
- "Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış."
-
Yanık acısına benzer bir acı duymak
- "Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı."
-
Kendini göstermek, çabalamak
- "Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok üzülmek
- "Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum."
-
Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
-
Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek
- "Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı."
-
Zarara, kötülüğe uğramak
- "Maazallah, birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü." (Haldun Taner)
-
Çocuk oyunlarında oyun dışı olmak
-
Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak
- "Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- UZANMA
-
-
[isim]
Uzanmak durumu
-
[isim]
Uzanmak durumu
- ABANMA
-
-
[isim]
Abanmak işi
-
[isim]
Abanmak işi
- YANMAZ
- ...
- KANMAK
-
-
[-e]
Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
-
Tatlı sözlere aldanmak
-
Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
- "Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yetinmek, iktifa etmek
- "Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[-e]
Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- ARANMA
-
-
[isim]
Aranmak işi
-
[isim]
Aranmak işi
- ONANMA
-
-
[isim]
Onanmak işi
-
[isim]
Onanmak işi
- UYANMA
-
-
[isim]
Uyanmak durumu, intibah
-
[isim]
Uyanmak durumu, intibah
- SANMAK
-
-
[nsz]
Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek
- "Sahiden hasta sanıyorlar, tebdilihava tavsiye ediyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gibi gelmek, farz etmek
- "Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı." (Peyami Safa)
-
Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek
- "Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı." (Atilla İlhan)
-
[nsz]
Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek
- UTANMA
-
-
[isim]
Utanmak durumu, teeddüp
- "İradesizliğimden utanma duymamaya da alıştım." (Refik Halit Karay)
-
Utanma duygusu
-
[isim]
Utanmak durumu, teeddüp
- ATANMA
-
-
[isim]
Bir göreve getirilme, tayin edilme
-
[isim]
Bir göreve getirilme, tayin edilme