İçinde ane olan 6 harfli 32 kelime var. İçerisinde ANE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ane olan kelimeler listesine ya da Sonu ane ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AN, EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PANELİ
- ...
- PLANET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gezegen
-
[isim]
Gezegen
- EFSANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
-
Gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb
- "Hamdi'nin hayatına dair uydurulmuş efsanelerden birisi de onun müthiş bir aşk yüzünden bu hâle geldiğidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
- TERANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ezgi, makam, nağme
-
Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz
- "Bu teraneleri çok işittik. Gece o terane. Araboğlu, Araboğlu, ayakları Şam'a doğru diye bir teranedir tutturuyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ezgi, makam, nağme
- KEMANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keman ve kemençe yayı
-
Bir tür halk çalgısı
-
Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç
-
Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım
-
[isim]
Keman ve kemençe yayı
- KAŞANE
- ...
- YEGANE
- ...
- ŞAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- "Kadın biraz geçkin ama güzelliği şahane!" (Refik Halit Karay)
-
Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan
-
Hükümdara yakışacak durumda olan
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- EMANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- "Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." (Salâh Birsel)
- "Bavullarımı otele emanet bıraktım."
- "Değirmenimi evvel Allah, sonra size emanet ediyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse ile birine gönderilen şey
- "İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız."
-
Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
-
Can, ruh
- "Allah emanetini alsın da kurtulayım."
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- KUŞANE
-
-
[isim]
Yayvan küçük tencere
-
[isim]
Yayvan küçük tencere
- MANEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, ruhani, tinsel, maddi karşıtı
-
[sıfat]
Görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, ruhani, tinsel, maddi karşıtı
- HANELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
-
Herhangi bir sayıda hanesi olan
- "Beş haneli bir sayı."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
- ANEMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kansız
- "Kafa işlerimizin anemik bir soluklukta oluşunda yemeğe düşkünlüğümüzün rolü sanıldığından daha fazladır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Kansız
- İHANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- "Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik
-
Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- KANEPE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- "Kanepe ile koltuklardan ikisini indirir, aşağıya çekidüzen veririz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
- NANELİ
-
-
[sıfat]
Nanesi olan
-
İçinde nane ruhu olan
-
[sıfat]
Nanesi olan
- MESANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İdrar torbası
-
[isim]
İdrar torbası
- CANEVİ
-
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- "Yazın susamışken birdenbire bir soğuk su içtiniz mi bir sancı, bir ağırlık oturuverir; öyle bir şey oturdu canevime." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Zeki bakışı, hınzır nükteleriyle beni canevinden vurmaktan geri kalmadı." (Tomris Uyar)
-
En duyarlı yer, yürek
- "Bir çift göz istiyorum, canevimi görecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- FLANEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Keten ve yünden dokunan kumaş
- "Eve gelince sokak elbiselerini, yumuşak Fransız flanelinden yapılma ev elbiseleriyle değiştirirdi." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Keten ve yünden dokunan kumaş
- HANEFİ
- ...