İçinde anaa olan 16 kelime var. İçerisinde ANAA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında anaa olan kelimeler listesine ya da Sonu anaa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KANAATKARANE, KANAATKARLIK, KANAATSİZLİK, ZANAATKARLIK
KANAATLİLİK, KANAATSİZCE, ZANAATÇILIK
DANAAYAĞI, KANAATKAR, KANAATSİZ, ZANAATKAR
KANAATLİ, MÜMANAAT, ZANAATÇI
KANAAT, ZANAAT
A A A N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ANA
2 Harfli Kelimeler
AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANAATKARLIK
- ...
- ZANAATKARLIK
- ...
- KANAATKARANE
- ...
- KANAATSİZLİK
-
-
[isim]
Kanaatsiz olma durumu
-
[isim]
Kanaatsiz olma durumu
- KANAATSİZCE
- ...
- ZANAATÇILIK
-
-
[isim]
Zanaatçı olma durumu, zanaatkârlık
-
[isim]
Zanaatçı olma durumu, zanaatkârlık
- KANAATLİLİK
- ...
- ZANAATKAR
- ...
- KANAATSİZ
-
-
[sıfat]
Elindeki ile yetinmeyen
-
[sıfat]
Elindeki ile yetinmeyen
- KANAATKAR
- ...
- DANAAYAĞI
-
-
[isim]
Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki (Arum)
-
[isim]
Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki (Arum)
- ZANAATÇI
-
-
[isim]
Belli bir zanaatla uğraşan, bir zanaatı meslek edinen emekçi, zanaatkâr
-
[isim]
Belli bir zanaatla uğraşan, bir zanaatı meslek edinen emekçi, zanaatkâr
- MÜMANAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Engel olma, karşı koyma
-
[isim]
Engel olma, karşı koyma
- KANAATLİ
-
-
[sıfat]
Kanaatkâr
-
[sıfat]
Kanaatkâr
- ZANAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat
- "Âşık Mehmet yalnız bir zanaat sahibi değil, bir sanatkârdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
El ustalığı isteyen işler
-
[isim]
İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat
- KANAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- "Halk, gördüklerine kanaat ederek ve oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim." (Halide Edip Adıvar)
-
Kanma, inanma
- "Sınıfını geçeceğine kanaatim yok."
-
Kanış, kanı, inanç, düşünce
- "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum