İçinde an olan 6 harfli 566 kelime var. İçerisinde AN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında an olan kelimeler listesine ya da Sonu an ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DÜŞMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
    • "Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına." (Atilla İlhan)
    • "Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
    • "Her sokak düşmanlarla doluyken o, sevinçli sevinçli şarkı söylüyor." (Aka Gündüz)
  3. Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar
    • "Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  4. [sıfat] Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)
  5. Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
    • "Ekmek düşmanı."
  6. Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
    • "İçki düşmanı."

KANYAK

  1. [isim] İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak

RUHANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ruhla ilgili
    • "Bir nur inmiş gibi yüreğime âdeta ruhani diyebileceğim bir sükûnet çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Din ve mezhep işlerini ele alan, bunlarla ilgili bulunan
    • "Muhterem hatun patrik meclisiyle ruhani meclisin nasihatlerini dinleyerek kızını, büyük emire zevce olarak verdi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Dinle ilgili, dinî bir havası olan, manevi, cismani karşıtı
    • "Bunu artık ne pahasına ödersem ödeyeyim, duymuş olduğum bu ruhani haz, bana kâfidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ANILMA

  1. [isim] Anılmak işi

MANUEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] El kitabı
  2. [sıfat] Elle işletilen

SAFKAN
...
ARZANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Enine olan

AŞHANE

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] Aşevi
  2. Mutfak

FİSTAN

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Tek parça kadın giysisi
    • "Büyük balerinler gibi tülden, kısa bir fistanı var." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. İskoç, Arnavut ve Yunan erkeklerinin giydikleri kısa, pilili eteklik

KANMAK

  1. [-e] Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
  2. Tatlı sözlere aldanmak
  3. Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
    • "Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla..." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yetinmek, iktifa etmek
    • "Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

LÜBNAN
...
MANTİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü

SANDIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası
    • "Köhne kitap sandıklarının başında kendi sahiplerinden başka kimseler görünmüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İleride yine ona gönderilmek üzere bir de sandık düzmesine ne mâni vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap
  3. Bir kurumda para alınıp verilen yer
    • "Mal sandığı. Sandık emini."
  4. Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş
    • "Emekli Sandığı."
  5. Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti
  6. Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim
  7. Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu
  8. Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba

URAĞAN

  1. [isim] Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına

ANTİKA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Tarihsel değeri olan eski eşya
    • "Sofadaki antika yerli saat, ihtiyar göğsü hırlaya hırlaya ağır ölçülü vuruşlarla gece yarısını çaldı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Eski çağlardan kalma eser
  3. Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılan diş diş süs, sıçan dişi, ajur
  4. [sıfat] Antik
  5. [sıfat] Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf
    • "Hasılı antika bir herif." (Ömer Seyfettin)

ARANTI

  1. [isim] Aranılan çözüm
    • "Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı." (Ahmet Altan)

DETANT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yumuşama

DIZMAN

  1. [sıfat] İri yapılı, uzun boylu, şişman
    • "Dızman bir adam."

ERGANİ
...
YAYVAN

  1. [sıfat] Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş
    • "İki katlı yayvan bir evdi." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü