İçinde an olan 4 harfli 82 kelime var. İçerisinde AN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında an olan kelimeler listesine ya da Sonu an ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cinayet işlemiş olan kimse, kıyacı
- "Sırtlanlar demir kafeslere, caniler zindanlara kapatılır."
-
[sıfat]
Acımasız, gaddar
-
[isim]
Cinayet işlemiş olan kimse, kıyacı
- FANİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti
-
[isim]
İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti
- PUAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
-
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
-
Kumaşlardaki benek, nokta
-
[isim]
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
- KANT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeker ve limonla içilen sıcak su
-
[isim]
Şeker ve limonla içilen sıcak su
- ŞANO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- "Bir sevdiğim, şanoda şarkı söyler / Biri yanı başımda / İçer içer, ötekini kıskanır." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- İANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım
- "Sen birkaç kuruş iane verirsen belki bir şey olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yardım amacıyla toplanan para
-
[isim]
Yardım
- TANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Herhangi bir sayıda olan, adet
-
Bazı bitkilerin tohumu
- "Bu küllerin içinde, kavrulmuş buğday taneleri ... görüyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çekirdekli küçük meyve
- "Üzüm tanesi. Nar tanesi."
-
[isim]
Herhangi bir sayıda olan, adet
- ORAN
-
-
[isim]
Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
- "Dini, dili ne olursa olsun her insan doğup büyüdüğü, ekmeğini kazandığı toprak üstünde korkusuz, güven altında yaşadığı oranda kendini mutlu duyuyordu." (Necati Cumalı)
-
İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp
-
Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin
-
İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı
- "Üçün sekize oranı."
-
[isim]
Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
- YUAN
- ...
- ANIT
-
-
[isim]
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide
- "... sergi alanının dışında bir de füze araştırmalarının anıtı var." (Haldun Taner)
-
Önemi ve değeri çok olan eser
-
[isim]
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide
- ANÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
- DANK
-
-
[isim]
"Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak" anlamında dank etmek veya dank demek birleşik fillerinde kullanılır
-
[isim]
"Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak" anlamında dank etmek veya dank demek birleşik fillerinde kullanılır
- YANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
"Demek, şu demek ki" anlamlarında bir söz
- "Rıza Efendi de belki bu yüzden yani perde niçin açılmıyor diye sinirleniyor." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
"Sözün kısası, doğrusu" anlamlarında bir söz
- "Tesadüf ama bu kadar olur yani." (Haldun Taner)
-
[bağlaç]
"Demek, şu demek ki" anlamlarında bir söz
- ALAN
-
-
[isim]
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
-
Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran
-
Yüz ölçümü
-
Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer
-
Bir çalışma çevresi
- "Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır." (Nurullah ataç)
-
İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası
- "Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı."
-
Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü
-
Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha
-
[isim]
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
- ANOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Artı uç
-
[isim]
Artı uç
- OZAN
-
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Şiir yazan kimse, şair
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- PANO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha
-
Elektrikle çalışan araçların kontrol ve komuta düğmeleri, ekran, sinyal lambası vb. parçalarının bir arada toplandığı bölüm
-
Ağaç duvar kaplamalarına veya tavanlara süs işin konulan resim
-
Hafif malzemeden yapılan ve iki yüzü kontrplakla kaplanan levha
- "Odasına gelirken paravanaya çarpmış, panoyu omuzlamıştı." (Tarık Buğra)
-
Üzerine bir tablo yapmak için hazırlanmış meşe, ıhlamur veya çam ağacından levha
-
Önceden belirlenmiş sınırlar içerisinde işletilen maden alanı
-
[isim]
Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha
- GANJ
- ...
- ŞANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
- "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." (Refik Halit Karay)
- "Şansı yaver gittiği takdirde orta boylu, uzun saçlı esmerine kavuşabilecekti." (Ayşe Kulin)
-
[isim]
Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
- BANK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra
-
[isim]
Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra