İçinde an olan 4 harfli 82 kelime var. İçerisinde AN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında an olan kelimeler listesine ya da Sonu an ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PUAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
  2. Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
  3. Kumaşlardaki benek, nokta

ANUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İnatçı, ayak direyici
    • "Bu haşin, anut, katil mazinin anif tahakkümü yalnız Türklere, yalnız Türkiye'ye mahsus değildi." (Ömer Seyfettin)

AMAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [ünlem] (ama:n) Yardım istenildiğini anlatan bir söz
    • "Aman Allahım!"
    • "Galiba bu sene soğuk aman dedirtecek." (Refik Halit Karay)
    • "Evi satacakmışsın, aman derim!"
    • "Teslim olan halka aman vererek hepsini evlerine yolladı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz
    • "Aman, bir daha yapmam!"
  3. Usanç ve öfke anlatan bir söz
    • "Aman bırak beni! Aman, bu laflardan da bıktık!"
  4. Rica anlatan bir söz
    • "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Dikkat çekmek için kullanılan bir söz
    • "Aman, çocuğa iyi bakın!"
  6. Çok beğenmeyi anlatan bir söz: Aman ne güzel şey! Bu anlamda kullanıldığında buna da edatı da getirilebilir
    • "Aman da ne güzel şey!"
  7. Şaşma anlatan bir söz
    • "Aman efendim, bana öyle şeyler söyledi ki donakaldım."

YANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] "Demek, şu demek ki" anlamlarında bir söz
    • "Rıza Efendi de belki bu yüzden yani perde niçin açılmıyor diye sinirleniyor." (Tarık Buğra)
  2. [zarf] "Sözün kısası, doğrusu" anlamlarında bir söz
    • "Tesadüf ama bu kadar olur yani." (Haldun Taner)

ANAT
...
FANİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti

GANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Zengin, varlıklı
    • "Sen bir gani sultansın / Canlar içinde cansın." (Yunus Emre)
  2. Bol, çok

PANO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha
  2. Elektrikle çalışan araçların kontrol ve komuta düğmeleri, ekran, sinyal lambası vb. parçalarının bir arada toplandığı bölüm
  3. Ağaç duvar kaplamalarına veya tavanlara süs işin konulan resim
  4. Hafif malzemeden yapılan ve iki yüzü kontrplakla kaplanan levha
    • "Odasına gelirken paravanaya çarpmış, panoyu omuzlamıştı." (Tarık Buğra)
  5. Üzerine bir tablo yapmak için hazırlanmış meşe, ıhlamur veya çam ağacından levha
  6. Önceden belirlenmiş sınırlar içerisinde işletilen maden alanı

BANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kurucu (kimse)
  2. Yapan, kuran (kimse)
    • "Köprünün banisi, her geçen yolcudan bir baç alırmış." (Ömer Seyfettin)

URAN

  1. [isim] Teknik, sanayi, endüstri

KANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kanmış, inanmış
    • "Şahsi vaziyetini kabil olduğu kadar iyileştirmek lüzumuna kuvvetle kani idi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

PANE
...
GANA
...
SANA

  1. [zarf] Sen zamirinin yönelme durumu

OĞAN
...
VANA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya veya serbest bırakmaya yarayan alet, valf

HANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ev, konut
  2. Ev halkı
    • "Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu ama hanesi kalabalıktı." (Necati Cumalı)
  3. Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz
    • "Dama tahtasında altmış dört hane vardır."
  4. Basamak
  5. Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri
  6. Birleşik kelimelerde "bina, yapı, yer, makam" anlamlarıyla ikinci kelime olarak yer alan bir söz
    • "Balıkhane, yazıhane."

ŞANS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek
    • "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." (Refik Halit Karay)
    • "Şansı yaver gittiği takdirde orta boylu, uzun saçlı esmerine kavuşabilecekti." (Ayşe Kulin)

İNAN

  1. [isim] İnanma işi
    • "İnan olsun, ben bunu biliyordum."
    • "Gazeteciler mübalağacıdırlar, sözlerine pek inan olmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman, itikat
    • "... kendi paylarına düşen fedakârlığı, devlet, millet uğrunda inanla, güvenle, umutla bir daha tazeliyorlardı." (Ruşen Eşref Ünaydın)

İRAN
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü