İçinde ame olan 6 harfli 20 kelime var. İçerisinde AME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ame olan kelimeler listesine ya da Sonu ame ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, EM, MA, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İKAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerde oturma, eğleşme
- "Bizim kahraman da şimdi, burada ikamet ediyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir yerde oturma, eğleşme
- KAMERA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Görüntülerin filme alınmasını sağlayan alet, alıcı
-
Bu alet ile görüntüyü kaydeden kimse
-
[ünlem]
Bir çekime başlanırken, yönetmenin alıcıyı çalıştırmaları için verdiği buyruk
-
[isim]
Görüntülerin filme alınmasını sağlayan alet, alıcı
- ŞEAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uğursuzluk, kademsizlik, nuhuset
-
[isim]
Uğursuzluk, kademsizlik, nuhuset
- ÇAMELİ
- ...
- NİAMEY
- ...
- KAMERİ
- ...
- ALAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirti, işaret, iz, nişan
- "Komşunun kızında da bir zamandır, sabırsızlık, taşkınlık alametleri çoğalmıştı." (Refik Halit Karay)
-
Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne
-
[isim]
Belirti, işaret, iz, nişan
- AMETAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metal olmayan element
- "Klor, fosfor, oksijen ametaldirler."
-
[isim]
Metal olmayan element
- CAMEVİ
-
-
[isim]
Cam takma işleri yapılan dükkân, camcı
-
Cam yuvası
-
[isim]
Cam takma işleri yapılan dükkân, camcı
- AZAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
-
Gurur
- "Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Görkem, gösteriş, heybet
-
Debdebe
-
Çalım, kurum, tekebbür
- "Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
- NAMECİ
-
-
[isim]
Mektup yazan kimse
-
Bahane bulan kimse
-
[isim]
Mektup yazan kimse
- ZEAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tımar
-
[isim]
Tımar
- AMENNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
"Öyledir, doğru, diyecek yok, inandık" anlamlarında bir onaylama sözü
- "Her şey mukadderdir, amenna, akacak kan damarda durmaz derler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[ünlem]
"Öyledir, doğru, diyecek yok, inandık" anlamlarında bir onaylama sözü
- NAMERT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Korkak, alçak, mert olmayan
- "Sana karşı aşktan başka bir şey duydumsa namert olayım." (Tarık Buğra)
- "İş ki kocam olacak, erkek olsun, beni namerde muhtaç bırakmasın diyormuş." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Korkak, alçak, mert olmayan
- AMENTÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları
- "Haluk'un amentüsü."
-
[isim]
Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları
- GRAMER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dil bilgisi
-
Dil bilgisi kitabı
- "Yıllar yılı gramere bakmadan üç kelime yazmadığını kendi itiraf eder." (Haldun Taner)
-
[isim]
Dil bilgisi
- AKAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısırlık, verimsizlik
-
Başarısızlık, sonuçsuzluk
- "Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Kısırlık, verimsizlik
- ALLAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili
- "Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi." (Sabahattin Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili
- MESAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözenek
-
[isim]
Gözenek
- İMAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İmamlık
- "Bu zaman zarfında Bedri'yi yetiştiremezsem imamet elden gider, biz, açlıktan ölürüz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İmamlık