İçinde ama olan 8 harfli 409 kelime var. İçerisinde AMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ama olan kelimeler listesine ya da Sonu ama ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AMA
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHIRLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ahırlamak işi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ahırlamak işi
                    
                    
- AYIKLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ayıklamak işi
                    
                    - "Tepsiye üç ölçü pirinç koydu, pencere ışığında ayıklamaya başladı." (Oktay Rifat)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ayıklamak işi
                    
                    
- FLAMANCA
- ...
- KUZULAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Koyun yavrulama
                    
                    
- 
                    
                        Kuzu yürüyüşü gibi emekleme
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Koyun yavrulama
                    
                    
- NAMAZLIK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Seccade
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Namaz kadar süresi olan, süren
                    
                    - "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 
- 
                    
                        Namazda okunan kısa dualar
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Seccade
                    
                    
- KAPSAMAK
- 
    - 
                        [-i]
                    
                        İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak
                    
                    
 
- 
                        [-i]
                    
                        İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak
                    
                    
- TAYLAMAK
- 
    - 
                        [nsz]
                    
                        Kısrak doğurmak
                    
                    
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Kısrak doğurmak
                    
                    
- AMAÇLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Amaçlamak işi, hedef alma, istihdaf
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Amaçlamak işi, hedef alma, istihdaf
                    
                    
- ANIKLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Anıklamak işi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Anıklamak işi
                    
                    
- DOĞRAMAK
- 
    - 
                        [-i]
                    
                        Keserek parçalamak veya elle küçük parçalara ayırmak
                    
                    - "Ekmeği, bir sütçü dükkânının köpürmüş inek sütüyle dolu kâsesine doğrayacağım." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
- 
                        [-i]
                    
                        Keserek parçalamak veya elle küçük parçalara ayırmak
                    
                    
- KANLAMAK
- 
    - 
                        [-i]
                    
                        Kana bulamak
                    
                    
 
- 
                        [-i]
                    
                        Kana bulamak
                    
                    
- SAKLAMAK
- 
    - 
                        [-i]
                    
                        Elinde bulundurmak, tutmak
                    
                    - "Okul kitaplarımı saklıyorum."
 
- 
                        [-i]
                    
                        Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak
                    
                    - "Paralarını kasada saklıyor."
 
- 
                    
                        Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak
                    
                    
- 
                        [-i]
                    
                        Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmek
                    
                    - "Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak."
 
- 
                        [-i]
                    
                        Gizli tutmak, duyurmamak
                    
                    - "Bu haberi ondan saklamışlar."
 
- 
                        [-i]
                    
                        Birine vermek için ayırmak
                    
                    - "Bu kitabı size sakladım."
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Korumak, esirgemek
                    
                    - "Allah saklasın."
 
 
- 
                        [-i]
                    
                        Elinde bulundurmak, tutmak
                    
                    
- TASTAMAM
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Çok uygun, tıpatıp
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Çok uygun, tıpatıp
                    
                    
- BOYLAMAK
- 
    - 
                        [-i]
                    
                        İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak
                    
                    - "İkiniz de hapsi boylarsınız." (Atilla İlhan)
 
- 
                    
                        Batmak
                    
                    - "Kayık denizin dibini boyladı."
 
- 
                    
                        Düşmek
                    
                    - "Ayağı kaydı, yeri boyladı."
 
- 
                    
                        Yükselmek, çıkmak
                    
                    - "Fakat o dolu dizgin kırkı boylamış bir ateşle par par yanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Destan söylemek, anlatmak
                    
                    
- 
                    
                        Boy ve hacmine göre ayırmak
                    
                    
 
- 
                        [-i]
                    
                        İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak
                    
                    
- ATLAMALI
- ...
- DAMACANA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Su vb. sıvıları taşımaya yarayan, dar ağızlı, şişkin karınlı, genellikle hasır veya plastik sepet içinde korunan büyük şişe
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Su vb. sıvıları taşımaya yarayan, dar ağızlı, şişkin karınlı, genellikle hasır veya plastik sepet içinde korunan büyük şişe
                    
                    
- AKAÇLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Akaçlamak işi, tefcir, drenaj
                    
                    
- 
                    
                        Yer altı sularını toplayan tesisat
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Akaçlamak işi, tefcir, drenaj
                    
                    
- ALAZLAMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Alazlamak işi
                    
                    
- 
                    
                        Vücutta kızıllık veya kızıl lekeler belirmesi durumu
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Alazlamak işi
                    
                    
- CARLAMAK
- 
    - 
                        [nsz]
                    
                        Bağırarak konuşmak
                    
                    
- 
                    
                        Çok söylemek
                    
                    
- 
                    
                        Nara atmak, haykırmak
                    
                    
- 
                        [-i]
                    
                        İlan etmek, duyurmak
                    
                    
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Bağırarak konuşmak
                    
                    
- KALAMAZO
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Banka, ticarethane vb. yerlerde kullanılan ve cilt kapakları özel bir düzen ve anahtarla gevşetilip sıkıştırılabilen defter
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Banka, ticarethane vb. yerlerde kullanılan ve cilt kapakları özel bir düzen ve anahtarla gevşetilip sıkıştırılabilen defter
                    
                    
