İçinde am olan 8 harfli 632 kelime var. İçerisinde AM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında am olan kelimeler listesine ya da Sonu am ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BOŞLAMAK
-
-
[-i]
Bırakmak
-
İlgi göstermemek, ihmal etmek
- "Sanayileşme furyası, tüketim yarışı içinde gözünü ihtiras bürüyen insan doğayı boşladı." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bırakmak
- CIRTLAMA
-
-
[isim]
Cırtlamak işi
-
[isim]
Cırtlamak işi
- GRAMERCİ
-
-
[isim]
Dil bilgisi uzmanı olan kimse
-
[isim]
Dil bilgisi uzmanı olan kimse
- HIRLAMAK
-
-
[nsz]
Hırıltıyla ses çıkarmak
-
Köpek, saldırmadan önce hırıltıyla ses çıkarmak
- "Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı." (Burhan Felek)
-
Kızgınlıkla ters konuşmak
-
[nsz]
Hırıltıyla ses çıkarmak
- İSTİFHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soru
-
[isim]
Soru
- KARAMSAR
-
-
[sıfat]
Kötümser
- "İşsiz geçirdiği her gün biraz daha karamsar oldu." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Kötümser
- KİLOGRAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bin gramlık bir ağırlık ölçü birimi, kilo (kg)
-
[isim]
Bin gramlık bir ağırlık ölçü birimi, kilo (kg)
- MUHAMMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Oranlanan, tahmin edilen
-
[sıfat]
Oranlanan, tahmin edilen
- TOPLAMAK
-
-
[-i]
Bir araya getirmek
- "Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Devşirmek
- "Kırlardan çiçek topladık."
-
Devşirip kaldırmak
- "Sofrayı toplamak. Yatakları toplamak."
-
Dağınıklıktan kurtarmak
- "Bu odayı biraz toplamak gerek."
-
Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek
- "Uzun yağlı saçlarını parmaklarıyla taradı, kalpağının altında topladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Artırıp biriktirmek
- "Epey servet toplamış."
-
[nsz]
Hizmete çağırmak
- "Asker toplamak."
-
Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak
-
[nsz]
Şişmanlamak, kilo almak
-
[nsz]
Çıban, yara irinlenmek
-
Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak
-
[-i]
Bir araya getirmek
- CIRLAMAK
-
-
[nsz]
İnce ve usandırıcı ses çıkarmak
-
[nsz]
İnce ve usandırıcı ses çıkarmak
- KAMYONLU
- ...
- YILLAMAK
-
-
[-de]
Bir yerde uzun süre kalmak
- "Gittiğin yerde yıllarsın, vaktinde dönmezsin."
-
[-de]
Bir yerde uzun süre kalmak
- PEŞTAMAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hamamda örtünmek için kullanılan ince dokuma
- "'Misafirlere mahsus bir sürü yedek silecek bohçaları peştamalından kesesine kadar hazır durur." (Refik Halit Karay)
-
İş yaparken bele bağlanan uzun, geniş dokuma
-
Başa ve omuzlara örtülen dokuma
- "Sonra onun da arkasındaki peştamal kan içinde, saçları didik didik, yuvarlandığını gördüm." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Hamamda örtünmek için kullanılan ince dokuma
- KARALAMA
-
-
[isim]
Karalamak işi
-
El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı
-
Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde
- "İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Leke sürme, kötülük yükleme
-
[isim]
Karalamak işi
- PAMUKÇUK
-
-
[isim]
Genellikle bebeklerde görülen ve bir mantardan ileri gelen, sindirim organında, ağızda ortaya çıkan iltihaplı, beyaz yara
-
[isim]
Genellikle bebeklerde görülen ve bir mantardan ileri gelen, sindirim organında, ağızda ortaya çıkan iltihaplı, beyaz yara
- SAĞLAMAK
-
-
[-i]
Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
- "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık." (Haldun Taner)
-
Elde etmek, sahip olmak
- "... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti." (Yaşar Nabi Nayır)
-
Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak
-
[-i]
Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
- UZAKSAMA
-
-
[isim]
Uzaksamak işi, istibat
-
[isim]
Uzaksamak işi, istibat
- YAMATMAK
-
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
-
[-i]
Yamama işini yaptırmak
- DAMLAMAK
-
-
[-e]
Damla durumunda tane tane düşmek
- "Örtüye yağ damlamış."
-
[nsz]
İçindekini damla damla akıtmak
- "Musluk damlıyor."
-
[nsz]
Bir yere çağrılmadan, çekinmeden gitmek, çıkagelmek
- "Herkes yattıktan sonra şu fıstık ağacının altına damla." (Peyami Safa)
-
[-e]
Damla durumunda tane tane düşmek
- KLONLAMA
-
-
[isim]
Kopyalama
-
[isim]
Kopyalama