İçinde am olan 5 harfli 167 kelime var. İçerisinde AM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında am olan kelimeler listesine ya da Sonu am ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ARAMİ
...
DAMLI

  1. [sıfat] Damı olan

KAMGA

  1. [isim] Yonga

DAMLA

  1. [isim] Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
    • "Elime bir damla yağmur düştü." (Halide Edip Adıvar)
  2. Damlalıkla kullanılan ilaç
    • "Burun damlası. Göz damlası."
  3. Kalbe inen inme, felç
    • "Damladan ölmüş."
  4. Çok az miktar
    • "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar." (Falih Rıfkı Atay)
  5. [sıfat] Damla biçiminde olan (ziynet)
    • "Damla elmas."

KAMIŞ

  1. [isim] Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkiler (Phragmites australis)
    • "Bugünlerin birinde kamışların birbirine sürtünmesinden hasıl olan bir yangın gördü." (Halide Edip Adıvar)
    • "Sıkıntılı bir durumdu ama onun kamışı o kadar zekice atması hoşuma gitmişti." (Refik Erduran)
  2. [sıfat] Bu bitkiden yapılmış
    • "Kamış sepet."
    • "Kamış dam."
  3. Sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, pipet
  4. Erkeklik organı

NİZAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düzen
    • "Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Kural
    • "Şimdi, eski sıralar bozuldu, yeni sıralar, yeni nizamlar gelinceye kadar böyle olacak!" (Memduh Şevket Esendal)

DAMAR

  1. [isim] Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
    • "Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." (Peyami Safa)
    • "Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu." (Ömer Seyfettin)
    • "Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "En ufak şeye kızan insanın damarına basarlar." (Peyami Safa)
  2. Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
  3. Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı
    • "Zengin bir altın damarı."
  4. Soy, yaradılış
  5. Huy, mizaç
    • "Cimrilik damarı. Şairlik damarı."
  6. İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
  7. Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ

TAMAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Açgözlülük
    • "Kalpler soğuk; gözler, tamah ve ihtiras ile yanıyor." (Memduh Şevket Esendal)

PAMPA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Güney Amerika'daki bozkırlar

İLZAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cevap veremez duruma getirme, susturma
  2. Herhangi bir iş yerinin gelirlerini toplama işini üzerine alma

İTMAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bitirme, tamamlama

MAMBO

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Haiti kökenli, rumba ve çaçaya benzeyen bir dans
  2. Bu dansın müziği

YAMÇI

  1. [isim] Bir yüzü uzun tüylü, kalın yünden dokunarak yapılmış yağmurluk

HAMLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması
  2. Sandalın bu biçimde aldığı yol
  3. Kıçtan birinci oturak
    • "Filikada hamlada oturan gemici, bir eliyle rıhtımın kenarına tutunmuş." (Zeyyat Selimoğlu)

PAMUK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
  2. Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı
  3. Bu tellerin işlenmiş biçimi
    • "Yaraya pamuk koydu."
  4. [sıfat] Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış
    • "Pamuk iplik. Pamuk bez."
  5. Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri, hav

TUTAM

  1. [sıfat] Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan
    • "Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler." (Refik Halit Karay)

NAMAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İslamın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî bakımdan belirlenen kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
    • "İki rekât namazı nerede olsa kılarız." (Peyami Safa)
    • "Bu adamlar birer ikişer gidip bir odada namazlarını kıldılar, gene geldiler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Arabalar uzaktan görününce köyüne, adamına göre kâh derviş, kâh sofu olur, hemen namaza dururdu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü." (Orhan Veli Kanık)

SUSAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum)
  2. Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu
  3. Süsen

TAMİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genelge, sirküler
    • "Askerî tamimlerin, nizamların, kanunların, tefsirlerin, göreneklerin çeşidi, vergi kâtibinin hafızasında yerleşti." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Genelleştirme
  3. Genelleme

CAMIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Manda

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü