İçinde aldı olan 8 harfli 22 kelime var. İçerisinde ALDI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aldı olan kelimeler listesine ya da Sonu aldı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D I L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ADIL, ADLI, ALDI
3 Harfli Kelimeler
DAL
2 Harfli Kelimeler
AD, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇALDIRMA
-
-
[isim]
Çaldırmak işi
-
[isim]
Çaldırmak işi
- DALDIRMA
-
-
[isim]
Daldırmak işi
-
Bir dalı gövdeden ayırmadan toprağa gömerek köklenmesini sağlama yolu
-
Bu yolla daldırılan dal
-
[isim]
Daldırmak işi
- BALDIRAK
-
-
[isim]
Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü
-
Kılıç kayışının aşağı uzanan parçası
-
[isim]
Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü
- SALDIRIŞ
-
-
[isim]
Saldırma işi veya biçimi
- "Her türlü saldırış ve sataşma sahneleri gene eksik değildi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Saldırma işi veya biçimi
- KALDIRIŞ
-
-
[isim]
Kaldırma işi veya biçimi
-
[isim]
Kaldırma işi veya biçimi
- SALDIRMA
-
-
[isim]
Saldırmak işi
- "... tütün tablasının kenarında kendimi kurtarmak için saldırmaya hazırlanmış kırmızı bir tilki duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir tür büyük bıçak
- "Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu." (Burhan Felek)
-
[isim]
Saldırmak işi
- ÇUVALDIZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çuval vb. dokumalar dikmekte kullanılan, ucu yassı ve eğri, büyük iğne
- "Ağızlarını çuvaldıza geçirilmiş yerli kınnapla diktiniz mi, bırakınız yuvarlansın." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Çuval vb. dokumalar dikmekte kullanılan, ucu yassı ve eğri, büyük iğne
- ALDIRMAK
-
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak
- "Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Getirtmek
- "Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı." (Cahit Uçuk)
-
Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak
- "Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak."
-
[-e]
Önem vermek, değer vermek
- "Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." (Nezihe Araz)
-
[-den]
Elindekini başkasına kaptırmak
- "Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet." (Emrah)
-
[-i]
Sığdırmak
- "Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız."
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak
- KALDIRAÇ
-
-
[isim]
Az bir kuvvet ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan, bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert çubuk, manivela
-
[isim]
Az bir kuvvet ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan, bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert çubuk, manivela
- ÇALDIRAN
- ...
- ALDIRMAZ
-
-
[sıfat]
Bir şeye önem vermeyen, umursamayan, kayıtsız, lakayıt
- "Bendeki değişikliğe aldırmaz görünmek için türkü söylüyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bir şeye önem vermeyen, umursamayan, kayıtsız, lakayıt
- KALDIRAN
-
-
[isim]
Bazı organları yukarıya doğru kımıldatan kas
-
[isim]
Bazı organları yukarıya doğru kımıldatan kas
- BALDIRAN
-
-
[isim]
Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı, ağı otu, baldırgan (Conium maculatum)
- "Döndüğümde karımın mezarını dolduran otları, baldıranları kendi elimle ayıkladım." (Aka Gündüz)
-
Bu bitkiden çıkarılan zehir, şeytantersi
-
[isim]
Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı, ağı otu, baldırgan (Conium maculatum)
- YALDIZCI
-
-
[isim]
Yaldız işleri yapan kimse
-
[sıfat]
Bir şeyin içyüzüne değil de gösterişine önem veren (kimse)
-
[isim]
Yaldız işleri yapan kimse
- KALDIRIM
-
-
[isim]
Yollarda taşlarla yapılan döşeme
- "Araba bozuk kaldırımların üstünde sallanıyor, devrilecek gibi oluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kelli felli efendiden adamların hatta sarıklı ulemanın günden güne hırpanileşen kılıklarla, elleri boyunlarında, kaldırımları arşınladıklarını görüyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yaya kaldırımı
- "Döndük, karşı kaldırıma atladık." (Sermet Muhtar Alus)
- "Bastığı hiçbir eser kaldırıma düşmemişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Yollarda taşlarla yapılan döşeme
- YALDIRAK
-
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
- ALDIRTMA
-
-
[isim]
Aldırtmak işi
-
[isim]
Aldırtmak işi
- YALDIZLI
-
-
[sıfat]
Üzerine yaldız sürülmüş, yaldızla süslenmiş
- "Tavanlar, duvarlar, kapılar, hep kartonpiyerli, yaldızlı." (Sermet Muhtar Alus)
-
Aldatıcı, göz boyayıcı
- "Yaldızlı sözler."
-
[sıfat]
Üzerine yaldız sürülmüş, yaldızla süslenmiş
- KALDIRMA
-
-
[isim]
Kaldırmak işi
-
[isim]
Kaldırmak işi
- ÇALDIRIŞ
-
-
[isim]
Çaldırma işi veya biçimi
-
[isim]
Çaldırma işi veya biçimi