İçinde al olan 4 harfli 79 kelime var. İçerisinde AL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında al olan kelimeler listesine ya da Sonu al ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilbay
-
Satrap
-
[isim]
Bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilbay
- MALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Mal ile ilgili
- "Mali durumu zaten kötü." (Haldun Taner)
-
Parasal
-
Maliyeye ilişkin, maliye ile ilgili
- "Mali önlemler."
-
[sıfat]
Mal ile ilgili
- ŞALİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- "Ankara şalisi. Bayrak yapılan şali."
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- YALI
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Sahil
-
Su kıyısında yapılmış büyük, görkemli ev
- "Babamın küçük yalısını eşyasıyla satın alan ... bir Meşrutiyet devri mebusunu ziyaret ettiğim zaman ... yüreğim burkulmuştu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sahil
- ALMA
-
-
[isim]
Almak işi
-
Alıntı, iktibas
- "Ondan acemicesine alma olarak." (Muallim Naci)
-
[isim]
Almak işi
- MALE
- ...
- HALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Boş, ıssız, tenha
-
[sıfat]
Boş, ıssız, tenha
- ALİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hastalıklı, sakat
- "Bu insanlarla ciddi bir mücadeleye girişmek, bana sokakta alil bir dilenciye hakaret etmek kadar ayıp görünüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Hastalıklı, sakat
- AYAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karı, eş
- "Çocuklar uyumuştur / Efendi gazete okur / Ayali dikiş dikmektedir." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Karı, eş
- PALA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç
- "Belindeki kısa palasıyla ve omuzunda gri tüfeğiyle masanın kenarına oturdu." (Falih Rıfkı Atay)
- "Üstelik gazetecilikte de yıllarca pala çaldı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Biz de az çok pala sürttük." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Kürek vb. araçların, enli ve yassı bölümü
-
Bir yere çaprazlama konulan yassı kiriş veya kereste
-
[isim]
Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç
- ALFA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Yunan alfabesinin birinci harfi
-
[isim]
Yunan alfabesinin birinci harfi
- VALF
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Vana
-
[isim]
Vana
- OPAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsayan değerli bir mineral, panzehir taşı
-
İnce, düzgün dokunmuş pamuklu kumaş
-
[isim]
Silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsayan değerli bir mineral, panzehir taşı
- AMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşler, işlemler
-
[isim]
İşler, işlemler
- JALE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiğ, kırağı
-
[isim]
Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiğ, kırağı
- PALU
- ...
- KRAL
-
-
[isim]
En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse
- "İngiliz kralı."
-
Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse
- "Satranç kralı."
-
Çok başarılı ve zengin iş adamı
- "Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Üstün, çok iyi
- "Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse
- KALA
-
-
[zarf]
Kaldığında
- "Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık." (Ahmet Haşim)
-
[zarf]
Kaldığında
- ALTI
-
-
[isim]
Beşten sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 6, VI rakamlarının adı
-
[sıfat]
Beşten bir artık
-
[isim]
Beşten sonra gelen sayının adı
- ALAN
-
-
[isim]
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
-
Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran
-
Yüz ölçümü
-
Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer
-
Bir çalışma çevresi
- "Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır." (Nurullah ataç)
-
İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası
- "Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı."
-
Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü
-
Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha
-
[isim]
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha