İçinde aha olan 8 harfli 48 kelime var. İçerisinde AHA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aha olan kelimeler listesine ya da Sonu aha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AHA
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAHAFFUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Barınma, korunma
-
[isim]
Barınma, korunma
- HAHAMLIK
-
-
[isim]
Hahamın unvanı ve görevi
-
[isim]
Hahamın unvanı ve görevi
- SAHAFLIK
-
-
[isim]
Sahaf olma durumu
-
[isim]
Sahaf olma durumu
- BOZAHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Boza yapılan yer
-
[isim]
Boza yapılan yer
- TAHAMMÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması
- "Sanıyorum ki hep benim hatırım için bu hayata tahammül ediyor." (Ömer Seyfettin)
-
İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma
- "Bu gece kendi kendimle uğraşmaya tahammülüm yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması
- HURDAHAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- "İçerisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik göğüs tahtasını hurdahaş etmeye kâfi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
- SEMAHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema ayini yaptıkları özel bölüm
-
[isim]
Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema ayini yaptıkları özel bölüm
- TAHASSÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- "Tahassüsünü ancak bu sakin gözyaşlarıyla ifade etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- MÜSTAHAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- "Sen bu kafayla daha beterine de müstahaksın!" (Necati Cumalı)
- "Sen bu akıbete iki defa müstahak olmuşsun çocuğum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- İLKBAHAR
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Kuzey yarım kürede mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan, 21 Mart-22 Haziran arası zaman aralığı, ilkyaz, bahar
-
[isim]
Kuzey yarım kürede mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan, 21 Mart-22 Haziran arası zaman aralığı, ilkyaz, bahar
- SAHANLIK
-
-
[isim]
Yapılarda ve bazı taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında veya ortasında bulunan geniş yer
- "Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Sahanın aldığı miktarda olan
- "İki sahanlık yemek."
-
[isim]
Yapılarda ve bazı taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında veya ortasında bulunan geniş yer
- TAHAKKÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baskı, zorbalık, hükmetme
- "Sen böyle karı tahakkümü altında mı kalacaksın?" (Memduh Şevket Esendal)
- "O, işbaşına geldiği zaman etrafındakilere böyle tahakküm ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Baskı, zorbalık, hükmetme
- MURABAHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir malı çok fazla kârla satma
-
Tefecilik
-
[isim]
Bir malı çok fazla kârla satma
- PAHASINA
-
-
karşılığında, uğruna, ... için
- "Başında ağır ve paha biçilmez emsalsiz ve füsunlu bir taç gibi duruyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Alınıp satılan eşyalar gibi ona paha biçmek akılsızlık olurdu." (Samiha Ayverdi)
- "Treni kaçırmak pahasına onu bekledim."
-
karşılığında, uğruna, ... için
- RAHATSIZ
-
-
[sıfat]
Rahatı olmayan, tedirgin, huzursuz
- "Geceleyin aptalca tık tıklarıyla insanı rahatsız eden bir masa saati imiş." (Refik Halit Karay)
- "O rahatsız olunca ben de inadına bakmaya başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Rahat kullanılmayan, sıkıntı, tedirginlik veren
- "Bu sandalye pek rahatsız."
-
Hasta, keyifsiz
-
[sıfat]
Rahatı olmayan, tedirgin, huzursuz
- BAHANELİ
-
-
[sıfat]
Bahanesi olan
-
[sıfat]
Bahanesi olan
- BAHAİLİK
- ...
- TAHAŞŞÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yığınak
-
[isim]
Yığınak
- TAHARRÜŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tırmalanma, kurcalanma, azdırılma
-
[isim]
Tırmalanma, kurcalanma, azdırılma
- BİLAHARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
- "Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu." (Nahid Sırrı Örik)
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları