İçinde aha olan 5 harfli 11 kelime var. İçerisinde AHA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aha olan kelimeler listesine ya da Sonu aha ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AHA
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAHAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İlkbahar
- "Biz çiçeği bahardan bahara görürüz." (Tarık Buğra)
-
Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar
-
Gençlik dönemi
-
[isim]
İlkbahar
- AHALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk
- "Mevsim daha Boğaz'ın bütün ahalisini toplayamamıştır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir yerde toplanan kalabalık, halk
- "Ahaliden kimsenin kendisini tanımaması için bir siyah mantoya bürünmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk
- PAHAL
-
-
[sıfat]
Ters, aksi
- "Bazen - pahal gibi midemizden rahatsız olduğumuz günlerde - sık sık öğle ve akşam yemeklerine davetlisinizdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ağır, hantal
-
[sıfat]
Ters, aksi
- HAHAM
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Yahudi din adamı
-
[isim]
Yahudi din adamı
- BAHAİ
- ...
- SAHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
-
Derinliği az olan kap
- "Büyük bir bakır sahan içinde tarhana çorbası vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az metal kap
- NAHAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- "Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- ŞAHAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akan yıldız
-
[isim]
Akan yıldız
- SAHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
-
[isim]
Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı
- RAHAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
- "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti." (Ömer Seyfettin)
- "Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
- "Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki..." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
- "Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aldırmaz, gamsız
- "Rahat adam."
-
[zarf]
Kolay bir biçimde, kolaylıkla
- "İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız." (Memduh Şevket Esendal)
-
[ünlem]
"Hazır ol" durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut
-
[isim]
İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
- MAHAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre
- "Nihayet, güç bela bilet mahallini aşıp merdivenlere doğru boşandılar." (Haldun Taner)
- "Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yöre