İçinde ah olan 8 harfli 236 kelime var. İçerisinde AH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ah olan kelimeler listesine ya da Sonu ah ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AH, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PAHLAMAK
-
-
[-i]
Bir parçanın keskin kenarını keserek pah durumuna getirmek, keskinliğini gidermek
-
[-i]
Bir parçanın keskin kenarını keserek pah durumuna getirmek, keskinliğini gidermek
- TAHSİSEN
- ...
- TAHAŞŞÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yığınak
-
[isim]
Yığınak
- TAHASSÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- "Tahassüsünü ancak bu sakin gözyaşlarıyla ifade etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Duygulanma, duygulanım
- TAMAHKAR
- ...
- HAYIRHAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İyilik dileyen, iyilik isteyen, iyicil, hayırsever
-
[sıfat]
İyilik dileyen, iyilik isteyen, iyicil, hayırsever
- LAHURAKİ
-
-
[sıfat]
Lahor'a ait
- "Hasan lahuraki kumaştan bir entariyi Fatma Hanım'a uzattı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Lahor'a ait
- SAHTİYAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış genellikle keçi derisi
-
[isim]
Tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış genellikle keçi derisi
- DAHLETME
-
-
[isim]
Dahletmek işi
-
[isim]
Dahletmek işi
- BAHAİLİK
- ...
- BİLAHARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
- "Bu işin bilahare daha etraflı bir şekilde düşünülerek arz edilmesi icap ettiğini söyleyince başını eğerek sustu." (Nahid Sırrı Örik)
-
[zarf]
Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları
- MAŞALLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
(ma:şalla:h) "Ne güzel, Allah nazardan saklasın" anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz
- "Maşallah! Şu güzelliğe bak, Ruhsar..." (Atilla İlhan)
- "Çocuğun bugün maşallahı var, hiç huysuzluk etmedi."
-
(ma:şalla:h) Umulmadık durumlar karşısında şaşkınlık ve sitem belirtmek için söylenen bir söz
- "Baksana... Maşallah üçü de çocukluktan çoktan çıkmışlar!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
(ma:şallah) Nazar değmemesi için çocukların üzerine takılan veya çeşitli araç, bina vb. yerlere asılan, üstünde "maşallah" yazılı nazarlık
-
[ünlem]
(ma:şalla:h) "Ne güzel, Allah nazardan saklasın" anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz
- KAHRAMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren (kimse), alp, yiğit
- "Hareketlerini kahramanların edalarıyla asaletleştiriyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Bir olayda önemli yeri olan kimse
- "Son golün kahramanının yüzü, öpülmekten tükürük içinde kalmıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Roman, hikâye, tiyatro vb. edebiyat türlerinde en önemli kişi
- "Piyesin kahramanı azgın bir herif, boyuna baldızına saldırıyor." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren (kimse), alp, yiğit
- YAHUDİCE
- ...
- RAHMETLİ
-
-
[sıfat]
"Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş, yarlıganmış" anlamlarında ölmüş kimseleri saygıyla anmak için ad veya unvanlarının başına getirilen bir söz
- "Hocamız rahmetli Muhsin Bey, bunu sınıfta okurken gözleri yaşarırdı." (Haldun Taner)
-
Ölmüş, merhum
- "Rahmetli, insanların en iyilerinden biriydi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
"Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş, yarlıganmış" anlamlarında ölmüş kimseleri saygıyla anmak için ad veya unvanlarının başına getirilen bir söz
- NAMAHREM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
-
Yabancı, el
- "Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır; ama namahrem karşısında oynamıştır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
- BAHÇELİK
-
-
Bağları, bahçeleri olan yer
-
Bağları, bahçeleri olan yer
- İSTİKRAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- "Genç kız korku ve istikrahla göz kapaklarını sıktı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- AHDETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-e]
Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
- "Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim." (Refik Halit Karay)
-
Yemin etmek
- "Bu ailenin işini mukaddes bir vazife gibi yapmaya içimden ahdettim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-e]
Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
- ŞAHLANIŞ
-
-
[isim]
Şahlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Şahlanma işi veya biçimi