İçinde ah olan 5 harfli 127 kelime var. İçerisinde AH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ah olan kelimeler listesine ya da Sonu ah ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AH, HA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AHİZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
    • "Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular." (Mithat Cemal Kuntay)

SAHNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer
    • "Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Görüntü
    • "Resim bir av sahnesini canlandırıyordu."
    • "Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Tanık olunan, gözlenen olay
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
  4. Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı
    • "Politika sahnesinde adları duyulan kişiler."
  5. Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri

AHLAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre
    • "Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez." (Çetin Altan)
  2. İyi nitelikler, güzel huylar
    • "Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu." (Memduh Şevket Esendal)

MAHIV

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok etme, yok olma
    • "Bunlara mağlup görünmek büsbütün mahvımı hazırlamak demekti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

MAHYA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
    • "Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi." (Atilla İlhan)
  2. Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm

ZAHME
...
ŞAHİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanık
    • "Kendisine uzun uzun anlattığım hikâyemin şahidi yoktu." (Refik Halit Karay)
    • "Neler yapabileceğine, kasabayı, memurları iki parmağı üstünde oynattığına çok şahit olmuşlardı." (Yahya Kemal)
    • "Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır, kıs kıs gülerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ALLAH

  1. [isim] Herhangi bir işte başarılı olmuş, en üst dereceye ulaşmış kimse
    • "Amerika'da kaçakçılığın allahları vardır." (Tarık Buğra)

KAHYA
...
DÜGAH
...
LAHİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
    • "Firavun'un açık lahitlerindeki boğuk yankıları dinledim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Taş veya mermerden oyma mezar

SAHTE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, düzme, düzmece
    • "Köylü kadınlar boyunlarında sıra sıra sahte altınlar... taşırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. İçten olmayan, yapmacık
    • "Öteki çocuklar sahte bir sessizlikle sahte bir hamaratlık gösterisi içinde birer disiplin modeli olmuşlardı." (Çetin Altan)

KAHİL
...
BAHİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Deniz
    • "Ben o yârin çölünde kum / Bahrinde su, elinde mum." (Mustafa Seyit Sutüven)
  2. Mevlidin bölümlerinden her biri
  3. Aruzdaki vezin takımlarından her biri

SEMAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun

BAHİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üzerinde konuşulan şey, konu
    • "Bu bahisleri bırakalım artık." (Peyami Safa)
    • "Senden bahis açılmadıkça susmak isterim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu." (Haldun Taner)
    • "İki de bir, bahsi tazeleyip bir yandan da etrafı araştırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma
    • "Ahmet ile demin bahsiniz geçti, muhakkak bekleriz." (Refik Halit Karay)
  3. Bir kitabın bölümlerinden her biri
    • "Birinci bahis. Beşinci bahis."

KAHTA
...
LAHUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanrı âlemi
  2. [sıfat] Kutsal
    • "Dünya senin bu lahut avazeni duymadıktan sonra kimin sesini dinler, kime kulak asar?" (Samiha Ayverdi)

NAHOŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin
    • "Öteden beri denemişimdir, bu, daima bana bir nahoş vaka haber verir." (Burhan Felek)

AHKAM
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü