İçinde ad olan 4 harfli 27 kelime var. İçerisinde AD bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ad olan kelimeler listesine ya da Sonu ad ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SADA

  1. [isim] Bakınız seda

ADAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan
    • "Adam hesabına koyup bir hatır sormaz, bir çift lakırtı etmezler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Anasını durmadan nefes aldırmadan azarlıyor, babasını adam yerine koymuyor, ağzını açarken susturuyordu." (Refik Halit Karay)
    • "İşimiz adamına düştü de kolayca yapıldı."
  2. Erkek kişi, kadın karşıtı
    • "İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Şimdiki belediye başkanı sayesinde şehir adama benzedi."
  3. Birinin yanında ve işinde bulunan kimse
    • "Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar." (Kemal Tahir)
  4. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse
    • "Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı." (Cemil Meriç)
  5. Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı
    • "O benim adamımdır, hiçbir ricamı geri çevirmez."
  6. Görevli kimse
    • "Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse." (Refik Halit Karay)
  7. İyi huylu, güvenilir kimse
    • "Amcam, güngörmüş bir adamdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. Bir alanda derin bilgisi olan kimse
    • "Bir sanatçının, bilim adamının düşünmek için bol zamana ihtiyacı vardır." (Haldun Taner)
  9. Bir alanı benimseyen kimse
  10. [ünlem] Bir şeyin önemsenmediği anlatılmak istendiğinde kullanılan söz
    • "Adam, vazgeç!"
  11. Eş, koca

ADCI

  1. [isim] Adcılık öğretisine bağlı kimse

ADAŞ

  1. [isim] Adları aynı olanlardan her biri
    • "Adaşının, neyin nesi olduğunu hiç bilmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ADAY

  1. [isim] Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
    • "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu." (Mahmut Yesari)
    • "Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler." (Anayasa)
    • "Geçen seçim bu dört kardeşin dördü de ayrı partiden aday oldular." (Haldun Taner)
  2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet
    • "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir." (Anayasa)

İADE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alınmış bir şeyi geri verme
    • "Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." (Refik Halit Karay)
    • "Hariciye Nazırı Tevfik Paşa gelerek iade edilmelerini talep eylemiş." (Ahmet Rasim)
  2. Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
  3. Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme
    • "Karşıki kayalar benim sesimi bana iade ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. İadeli

ZADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oğul, evlat
    • "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Doğmuş

KADI

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanzimat'a kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları

CADI

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Geceleri dolaşarak insanlara kötülük ettiğine inanılan hortlak
  2. Kötülük yaparak başkalarına zarar veren kadın
  3. Çok güzel göz

ADIL

  1. [isim] Zamir

AKAD
...
VADE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil
    • "Villanın vadesi ocak sonunda geliyordu, değil mi?" (Sait Faik Abasıyanık)

BADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Şarap, içki
    • "Fincanı taştan oyarlar / İçine bade koyarlar." (Halk türküsü)

ADIM

  1. [isim] Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri
    • "Kâmil Bey merdivene doğru adım attı."
    • "Faik Bey artık konağa adımını atmıyor, artık ne Servet Bey'e hatta ne de Cemal'e görünüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı." (Peyami Safa)
  2. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 cm olan mesafe
  3. Girişim, hamle
  4. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol
  5. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
  6. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi
  7. İki dişli arasındaki aralık
    • "Bir vida adımı."

HADİ

  1. [ünlem] Haydi

ADAT
...
SADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
    • "İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Şeker katılmamış (kahve)
    • "Sade kahve."
  3. [zarf] (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece
    • "Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
    • "Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir." (Yahya Kemal Beyatlı)

ADLİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Adaletle ilgili
    • "Hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar." (Anayasa)

ADİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adaletli

BADİ

  1. [isim] Ördek
    • "Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı?" (Abdülhak Şinasi Hisar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü