İçinde ac olan 5 harfli 37 kelime var. İçerisinde AC bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ac olan kelimeler listesine ya da Sonu ac ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ACICA

  1. [sıfat] Oldukça acı
    • "Acıca bir yemek."

ALACA

  1. [isim] Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
  2. [sıfat] İki veya daha çok renkli
  3. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
    • "İki top alaca..." (Nabizade Nazım)
  4. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
  5. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve
    • "Bu incirin alacasını ben yedim."
  6. Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben

HACİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum, cirim, sıygı

ACELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
    • "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Satıcı aceleye getirerek elmanın çürüklerini vermiş."
  2. [zarf] Vakit geçirmeden, tez olarak
    • "Acele bir karar vermek ihtiyacındayım." (Peyami Safa)
    • "Acele etme, konuşuruz, sırası var." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Çabuk davranma

ACIMA

  1. [isim] Acımak işi
  2. Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
    • "Sizin zerre kadar acımanız yok mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

FACİA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok üzüntü veren, acıklı olay, afet
    • "Sebep olduğunuz faciadan henüz haberiniz yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Trajedi

ACEMİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen
  2. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy
    • "Polis tramvaya yol vermeli, kozunu acemi şoförle paylaşmalı idi." (Haldun Taner)
  3. Bir yere, bir şeye yabancı olan
    • "Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın." (Osman Cemal Kaygılı)
  4. [isim] Saraya yeni alınmış cariye

ARACI

  1. [isim] Ara bulucu
  2. Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt
  3. İki şey arasında, bağlantı kuran kimse, vasıta
  4. İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği

ODACI

  1. [isim] Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde, temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem
    • "Şişman odacı sahanlıkta bir daha gözüktü." (Ercüment Ekrem Talu)

TACİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tedirgin etme, rahatsız etme
    • "Onun ulumasından gece gündüz taciz olan köy halkı..." (Ömer Seyfettin)

ACARA
...
RACON

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yol, yöntem, usul
    • "Hayri bütün kumar raconunu bilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Gösteriş, fiyaka
    • "Racon meraklısı bir adam."
    • "Hayati ortaya atılır, tosunca raconu keser ya da dövülürdü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ACEZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Âcizler

TACİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ticaretle uğraşan kimse, tüccar
    • "İhtiyar tacir kâtibine bir şeyler yazdırtıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

HACİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısıt
    • "Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık." (Reşat Nuri Güntekin)

MACUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hamur kıvamına getirilmiş madde
  2. Boyacılıkta çatlak ve aralıkları kapamak, camcılıkta camları tutturmak için kullanılan hamur kıvamında karışım
    • "Cam macunu. Yağlı boya macunu."
  3. Baharlı, tarçınlı, yumuşak ve yapışkan şekerleme
    • "Sakın anneme söylemeyin! Söylemezseniz size macun alırım." (Orhan Veli Kanık)

HACİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesi tarafından el konulması
    • "Türkân'ın kocası oturdukları evin eşyalarını hacizden zor kurtarmıştı." (Atilla İlhan)
    • "Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum." (Burhan Felek)

DUACI

  1. [isim] Tanrı'ya yalvaran kimse
    • "Hepimiz iyiyiz, sana duacıyız, diyordu mektupta." (Sait Faik Abasıyanık)

TACİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme

MACAR
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü