İçinde ab olan 5 harfli 85 kelime var. İçerisinde AB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ab olan kelimeler listesine ya da Sonu ab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ABDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gezgin derviş
    • "Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde." (Gevheri)
  2. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse

PABUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ayakkabı
    • "Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Olur olmaz adama pabuç bırakmaz." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Baktı pabuç pahalı, işi şakaya vurdu."
    • "Bu ne hâl, sen kendini pabucu büyüğe okut."
  2. Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti
  3. İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça
  4. Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü

TABAN

  1. [isim] Ayağın alt yüzü, aya
    • "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
    • "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
    • "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
    • "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
  3. Ayakkabının alt bölümü
  4. Kaide
  5. Bir şeyin en alt bölümü
  6. Değerlendirmede en alt derece
  7. Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
    • "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
  8. Temel, temel ilke, baz
  9. Bir ırmağın en derin olan orta yeri
  10. Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
  11. Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
    • "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
  12. Tarlanın düz ve verimli kesimi
  13. Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir

SABIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Geçen, önceki, eski
    • "Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." (Atilla İlhan)

MABET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tapınak
    • "Bütün mabetler içinde güneşten ilk ışık alan camidir." (Ahmet Haşim)
  2. Özel bir konuda, sevgi ve saygı ile bağlanmanın ortaya konulduğu yer
    • "Burası jüri heyetinin toplanacağı mukaddes sanat mabedidir." (Halit Fahri Ozansoy)

SABİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan
    • "Önceden koyduğu teşhislerin doğruluğu sonradan kaç defa sabit olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan
  3. Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış
    • "Sabit gelir."

RABAT
...
TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

HABİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, alçak, soysuz (kimse)
  2. Kötücül (bazı hastalıklar veya urlar)
    • "Bir sinek vardır, sokarsa habis çıban yapar, tedavisi zordur." (Refik Halit Karay)

KABUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
    • "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Kabul ettiler, meclis dağıldı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Konukları veya işi olanları yanına, katına alma
    • "Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu." (Peyami Safa)
    • "... beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti." (Ahmet Haşim)
  3. Sunulan bir şeyi, armağanı alma
  4. Bir öneriyi uygun bulma, onaylama
  5. Bir yere alınma
    • "Okula kabulüm için dilekçe verdim."
  6. Akseptans

ABALI

  1. [sıfat] Aba giymiş olan
  2. Yumuşak huylu, sessiz (kimse)

ABUJA
...
BABAM

  1. bir seslenme sözü
    • "Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür." (Anayasa)
    • "Bizim bu Kayabaşı'nda birçok zanaat, babadan oğla aktarılır." (Tarık Dursun K)
    • "Sen bildiğini söyle babam, alt yanını ben getiririm."
    • "Sacit bu hususta da babasına çekmişti." (Peyami Safa)
  2. tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatmaya yarayan bir söz
    • "Bunlar babadan oğla doktordurlar."
    • "Git babam git, yol bitmez ki..."

AKABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tehlikeli, sarp ve zor geçit

ABRAŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alaca benekli
    • "Abraş at."
  2. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı)
  3. Çarpık, eğri, düzgün olmayan
  4. Ters, kaba, görgüsüz (kimse)
  5. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan, çapar (kimse)
  6. [isim] Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık
  7. [isim] Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık
  8. [isim] Deseni ve atkısı bozuk halı

BABUN
...
ZABİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
    • "Bu karanlık günler, senin gibi genç, ateşli, imanlı zabitlerin gayreti ile aydınlanacak!" (Samim Kocagöz)
  2. [sıfat] Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran

İZABE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Madenleri ergitme, sıvı durumuna getirme

SABIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç
    • "İki, üç akşamda bir, odasına uğrar, onun o sonu gelmez askerlik hatıralarını büyük bir sabırla dinlemeye koyulurduk." (Haldun Taner)
    • "Sabrı tükenmiş olanlardan birkaçı, birden söze başlamak istedilerse de reis izin vermedi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme

ABİYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gösterişli, göz alıcı öğleden sonra veya özel gecelerde giyilen şık giysi, tuvalet

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü