İçinde ab olan 5 harfli 85 kelime var. İçerisinde AB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ab olan kelimeler listesine ya da Sonu ab ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇABUK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Aceleci
    • "Çabuk ve kolay bir konuşma tarzı vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Çağırınız kuzum, rica ederim çağırınız hem biraz çabuk olunuz" (Peyami Safa)
  2. [zarf] Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı
    • "Yazıma çabuk cevap geldi." (Aka Gündüz)
  3. [ünlem] "Acele et, oyalanma" anlamlarında bir seslenme sözü

GABYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler

ABDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gezgin derviş
    • "Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde." (Gevheri)
  2. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse

TABİİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Doğada olan, doğada bulunan
  2. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
    • "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." (Ahmet Rasim)
  3. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
    • "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." (Atatürk)
  4. Yapmacık olmayan, doğal
    • "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz." (Peyami Safa)
  5. Katıksız, saf, doğal
    • "Tabii meyve suları."
  6. [zarf] Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak
    • "Tabii siz de geleceksiniz."

TABİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Rüya yorma, yorumlama
    • "Sana yolculuk, millete de şenlik var, diye tabir etti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Tabiri caizse, medyatik olanların adlarını duymuşlar elbette." (Nezihe Meriç)
  2. Deyiş, anlatım, ifade
    • "Diplomatik lehçede böyle bir tabir yoktur bile." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Deyim
    • "Müfit için bu kaçmak tabirinin kullanılması da Perviz'e dokunmuştu." (Peyami Safa)

ABANİ

  1. [isim] Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş
    • "Bursa abanisi."
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış
    • "Yalnız sarı cübbeli, abani sarıklı, peykede bağdaş kurmuş bir cüce vardı ki onu tanımadı." (Halide Edip Adıvar)

ABBAS
...
BABAÇ

  1. [isim] Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı
    • "Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler." (Burhan Felek)

YABGU

  1. [isim] Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı

BABAM

  1. bir seslenme sözü
    • "Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür." (Anayasa)
    • "Bizim bu Kayabaşı'nda birçok zanaat, babadan oğla aktarılır." (Tarık Dursun K)
    • "Sen bildiğini söyle babam, alt yanını ben getiririm."
    • "Sacit bu hususta da babasına çekmişti." (Peyami Safa)
  2. tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatmaya yarayan bir söz
    • "Bunlar babadan oğla doktordurlar."
    • "Git babam git, yol bitmez ki..."

TABYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı

MABUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendisine tapılan varlık

KABUK

  1. [isim] Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
    • "Ağaç kabuğu."
    • "Meyve kabuğu."
    • "Midye kabuğu."
    • "Hani, insanın bir yerinde bir çıban çıkar da kabuk tutar." (Burhan Felek)
  2. Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü
  3. Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman
    • "Yer kabuğu."
  4. Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
  5. Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı
    • "Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak." (Sait Faik Abasıyanık)

ŞABAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi

ABONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi, sürdürümcü
  2. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse
    • "Bu derginin üç bin abonesi var."
  3. [sıfat] Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren (kimse)

RABAT
...
HABİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, alçak, soysuz (kimse)
  2. Kötücül (bazı hastalıklar veya urlar)
    • "Bir sinek vardır, sokarsa habis çıban yapar, tedavisi zordur." (Refik Halit Karay)

KABİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Olabilir, mümkün
    • "Ben onu bir göreyim, dedi, kabil mi?" (Peyami Safa)
    • "Şu sırta kadar çıkmazsak kabil değil, faciayı tamamıyla göremezsiniz, diyor." (Falih Rıfkı Atay)

SABUH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sabah vakti içilen içki

ABULİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İrade yitimi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü