İçinde a olan 3 harfli 261 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞAK

  1. [isim] Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses
    • "Şak diye yüzüne vurdu."

FAS
...
İLA

  1. [edat] ...-den, ...-e kadar
    • "Sınıfın mevcudu on ila on beş kişi arasında değişiyor."

ASA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
  2. İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa

KAŞ

  1. [isim] Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar
    • "Aşçıbaşı, kırçıl kaşlarını biraz daha çatıp karşıma çömeliyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi." (Burhan Günel)
    • "El yanında yıkar gider kaşını / Tenhalarda gülüşünü sevdiğim." (Ruhsati)
    • "Kaşla göz arasında eline bir mikrofon verdiklerinden adamın sesi herkesi bastırır oldu." (Haldun Taner)
  2. Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer
    • "Altın yüzük yaptırdım, kaşı sensin sevdiğim" (Halk türküsü)
  3. Sarp kayalık, uçurum
  4. Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm
  5. Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set

RAP

  1. [isim] Ayakların yürürken çıkardığı ses
    • "Delikanlı, yokuşa saptı, arabayı rap diye cakalı bir tavırla durdurdu." (Haldun Taner)

ALG

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Su yosunu

OVA

  1. [isim] Çevrelerine göre çukurda kalmış, çoğunlukla alüvyonla örtülü, eğimi az, akarsuların derine gömülmemiş olduğu, genellikle geniş veya dar düzlük, yazı
    • "Tabiatın kırlara, ovalara verdiği doyulmaz güzellikte bir parça var." (Memduh Şevket Esendal)

AÇI

  1. Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
  2. Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi
    • "Bu röportajların özellikleri açı tazeliği, sunuş özelliği ve kıvrak mizahı idi." (Haldun Taner)

YAS

  1. [isim] Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem
    • "Sen gitmezsen Ankara'da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ben gittiğimde karısı hasta olduğu için kliniğe götürülmüş, hepsi onun yasını tutuyordu." (Falih Rıfkı Atay)

İMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
    • "Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." (Peyami Safa)
    • "Öyle bir şey olsa laf arasında muhakkak ima ederdi." (Haldun Taner)
  2. Açıkça belirtilmeyen, dolaylı olarak anlatılan şey

LAK

  1. [isim] Uzak Doğu'da yetişen Amerika elmasından çıkan zamk
  2. Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde

BAÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Osmanlı İmparatorluğu'nda gümrük vergisi
    • "Sirkeci'de 'oh' diye gözlerini açtı, şehrin ta göbeğinde bacını verdiği köprüyü yavaş yavaş geçti." (Ömer Seyfettin)
  2. Zorla alınan para, haraç
    • "Galata'da baç alınan evler bir gece içinde istiklallerini ilan ederek en meşhur hamilerini kovmuşlardı." (Ömer Seyfettin)

AZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üye
    • "Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Vücut parçası, organ
    • "Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ŞAM
...
AKA

  1. [isim] Ağabey

MAH
...
ŞAP

  1. [isim] İstekle öperken çıkan ses
    • "Şap diye elinden öptü."
  2. Birden yere düşme veya çarpma sırasında çıkan ses

AĞA

  1. [isim] Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
    • "Bu köyün ağası ben miyim, o mu..." (Tarık Buğra)
  2. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
    • "Mehmet ağa. Hüseyin ağa."
  3. Büyük kardeş, ağabey
    • "Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm." (Etem İzzet Benice)
  4. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san
  5. [sıfat] Cömert, eli açık
  6. Koca
  7. Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san
    • "Yeniçeri ağası. Çarşı ağası."

ÇAR

Kelime Kökeni : Rusça

  1. [isim] Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü