İçinde s olan 7 harfli 1960 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GİBİSİZ
- ...
- ISITICI
-
-
[isim]
Bir nesnenin, genellikle bir akışkanın sıcaklığını, kullanmadan önce arttırmaya yarayan alet
-
[isim]
Bir nesnenin, genellikle bir akışkanın sıcaklığını, kullanmadan önce arttırmaya yarayan alet
- ISTIRAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı
-
Üzüntü, sıkıntı, keder
- "İyi bir şoför her çeşit ıstıraba katlanmalıdır." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Acı
- MASAJCI
-
-
[isim]
Sağlık veya tedavi amacıyla masaj yapan kimse, masör
-
[isim]
Sağlık veya tedavi amacıyla masaj yapan kimse, masör
- SEMAVER
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç vb. metallerden yapılmış musluklu kap
- "Semaverde demlenmiş çayın zevki başkadır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç vb. metallerden yapılmış musluklu kap
- SÖYLEME
-
-
[isim]
Söylemek işi
- "O zamana kadar hamallık, boyacılık, müvezzilik ve söylemesi ayıp hırsızlık yapmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Söylemek işi
- SULULUK
-
-
[isim]
Sulu olma durumu
- "Bazen çok komiklik ve sululuk ettiği olur." (Haldun Taner)
-
Yersiz şakalar yapma veya kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu
- "Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını gördü." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Sulu olma durumu
- VASİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği şey
- "Şimdiki hür Türkiye halkının yarınki hür Türkiye halkına vasiyeti işte budur." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Vasiyetname
-
[isim]
Bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği şey
- DESTANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Destansı
- "Selma Hanım onu seyrederken, âdeta destani bir rüyaya dalmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Destansı
- ESTETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat
- "Boğaziçi'nin, Sarayburnu yarımadasını, tarihî üslup ve estetiklerini korumak için çok iyi hazırlanmış projeler var." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Güzellik duygusu ile ilgili olan
-
[sıfat]
Güzellik duygusuna uygun olan
- "Estetik duygu. Estetik bir yapı."
-
Güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, güzel duyu, bedii
-
[sıfat]
Kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan (yöntemler)
- "Estetik cerrahi."
-
[isim]
Sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat
- GESTALT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
-
Biçim, boy, durum, yapı
-
[isim]
Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
- İYİMSER
-
-
[sıfat]
Genellikle her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren, kötümser karşıtı, nikbin, optimist
- "İstanbul'a vardığımızda eş dost bizi lüzumundan fazla iyimser bulmuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Genellikle her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren, kötümser karşıtı, nikbin, optimist
- ORANSIZ
-
-
[sıfat]
Kendinde oran bulunmayan, nispetsiz
-
[sıfat]
Kendinde oran bulunmayan, nispetsiz
- SEMERCİ
-
-
[isim]
Semer yapan veya satan kimse
-
[isim]
Semer yapan veya satan kimse
- SÖMÜRME
-
-
[isim]
Sömürmek işi
-
[isim]
Sömürmek işi
- SOYUNTU
-
-
[isim]
Soyulup atılan şey
-
[sıfat]
Bir yer soyularak alınan
- "Soyuntu eşya."
-
[isim]
Soyulup atılan şey
- SÜRATLE
-
-
[zarf]
Çabucak
- "Gözlerinin bir şeyden ürkmüş gibi korkunç bir süratle birkaç defa oynadığını ve iki yana gidip geldiğini gördüm." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Çabucak
- HARESİZ
-
-
[sıfat]
Haresi olmayan
-
[sıfat]
Haresi olmayan
- HASTACA
- ...
- ISIRGAN
-
-
[isim]
Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırıldığında karınca asidi denilen çok kaşındırıcı bir madde çıkartan bir ot (Urtica)
- "Sanki bir ecza kutusu şu ısırgana benzeyen koyu yeşil ot." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırıldığında karınca asidi denilen çok kaşındırıcı bir madde çıkartan bir ot (Urtica)