İçinde s olan 5 harfli 1130 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RASAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözlem
- "Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Gözlem
- SÜKUT
- ...
- SUVAT
-
-
[isim]
Hayvan suvaracak yer
-
[isim]
Hayvan suvaracak yer
- SÜZEK
-
-
[isim]
Süzgeç, filtre
-
Işığın önüne konulan, ince kumaş veya tülden yarı saydam yayındırıcı
-
[isim]
Süzgeç, filtre
- ESNEK
-
-
Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastiki
- "Çelik ve kauçuk çok esnek cisimlerdir."
-
Değişik yorumlara elverişli
-
Görüş ve tutumlarında katı olmayan
-
Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastiki
- KASLI
-
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
- MİSAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözleşme, antlaşma, bağlaşma
-
[isim]
Sözleşme, antlaşma, bağlaşma
- OTİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçine kapanık, psikolojik sorunları olan kimse
-
[isim]
İçine kapanık, psikolojik sorunları olan kimse
- RASYO
- ...
- RESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- "Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." (Tarık Buğra)
- "Beş dakika beklerse vapuru kaçırdığının resmidir." (Haldun Taner)
-
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat
- "Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Fotoğraf
- "Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı." (Aka Gündüz)
-
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç
- "Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tören
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- SEBAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direşme
- "Fakat şu var ki çocuklar arzularında sebat göstermiyorlar." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direşme
- SEDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- "Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- SEVİM
-
-
[isim]
Sevme işi, sevgi
-
Bir kimsede, bir şeyde bulunan ve o kimse veya şeyi başkalarına sevdiren özellik
-
[isim]
Sevme işi, sevgi
- SOMUT
-
-
[sıfat]
Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı
- "Taş, su, hava somut birer varlıktır."
-
[isim]
Somut olan şey
-
[sıfat]
Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı
- SÜVEN
-
-
[isim]
Bozuk ve gevşek arazide veya göçük açmada bağ direklerinin üst ve yanından arazi içine çakılarak sürülen ucu sivri direk veya kama
-
[isim]
Bozuk ve gevşek arazide veya göçük açmada bağ direklerinin üst ve yanından arazi içine çakılarak sürülen ucu sivri direk veya kama
- SİLİK
-
-
[sıfat]
Üstündeki yazı veya çizgiler silinmiş, bozulmuş, aşınmış olan
- "Silik para. Silik yazı."
-
Kendini gösteremeyen, dikkati çekmeyen veya önemli ve belirli olmayan
- "İşte, bu şahsiyetin yanında ötekiler âdeta silik ve sinmiş kalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[sıfat]
Üstündeki yazı veya çizgiler silinmiş, bozulmuş, aşınmış olan
- SIYGI
-
-
[isim]
Hacim
- "Sayacağım adlar, vereceğim örnekler birkaç makale sıygısını doldurur, aşar, taşar bile..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Hacim
- SÖNÜK
-
-
[sıfat]
Sönmüş olan
- "Ağızlarında iki sönük sigarayla duran iki kız..." (Çetin Altan)
-
Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf
-
Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik
- "Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Sönmüş olan
- SUSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum)
-
Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu
-
Süsen
-
[isim]
Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki (Sesamum indicum)
- TAVAS
- ...