İçinde s olan 3 harfli 89 kelime var. İçerisinde S harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında s harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAÇ

  1. [isim] Baş derisini kaplayan kıllar
    • "Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar..." (Ahmet Haşim)
    • "Kıbrıs'ta parti politikası da bir ara, ana vatandaki gibi saç saça baş başa idi." (Talât Halman)
    • "Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)

SIĞ

  1. [sıfat] Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan (göl, deniz, akarsu vb.)
    • "Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Ayrıntıya inmeyen, yeterli olmayan, yüzeyde kalan
    • "Sığ düşünce."

YAS

  1. [isim] Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem
    • "Sen gitmezsen Ankara'da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ben gittiğimde karısı hasta olduğu için kliniğe götürülmüş, hepsi onun yasını tutuyordu." (Falih Rıfkı Atay)

SUÇ

  1. [isim] Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış
    • "... ben de sizinle hapishane arkadaşlığı etmek için bir suç işleyeceğime söz veriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Yasalara aykırı davranış, cürüm
    • "Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı?" (Refik Halit Karay)

CIS

  1. [ünlem] Çocukları ateşe ve tehlikeli şeylere karşı uyarırken söylenen bir söz

SES

  1. [isim] Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün
    • "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Gülsüm bu fena muamelelere ses çıkarmazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Üç defa ses veren bir küçük çanın altından bahçeye girdiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın, kahve takımlarını alıp çıktı." (Necati Cumalı)
  2. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim
    • "Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum." (Refik Halit Karay)
    • "Her biri bir türlü feryada başlar / Güller seda verir, bağlar ses verir." (Âşık Veysel)
  3. Duygu ve düşünce
    • "Gençliğin sesini duyuran başka bir dergide ..." (Yusuf Ziya Ortaç)
  4. Herhangi bir davranış, tutum karşısında uyanan ruhsal tepki
    • "Vicdanın sesi. Aklın sesi."
  5. Aralarında uyum bulunan titreşimler

SAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret

SON

  1. [sıfat] Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
    • "Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." (Peyami Safa)
    • "Dallar uçlara doğru gittikçe inceliyor, gecenin karanlığına karışarak son buluyordu." (Necati Cumalı)
    • "Kavga âdeta göz yaşları içinde sona eriyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Salime kadının damadından bahsederken onu övmelerine son gelmezdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. En arkada bulunan
    • "Son vagon."
  3. Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
    • "Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm." (Hasan Âli Yücel)
  4. [isim] Uç, sınır
  5. Olanca
    • "Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı." (Memduh Şevket Esendal)
  6. [isim] Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet
    • "Kışın sonu. Bu yolun sonu."
  7. [isim] Ölüm
  8. [isim] Etene

İSA
...
MUS
...
BİS
...
SOS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı yemeklerin üzerine dökülen, domates, baharat vb. şeylerle yapılan karışım

SUP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çikolata ile yapılan bir çeşit tatlı, supangle

SAV

  1. [isim] İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava
    • "Eleştiricilerimiz nasıl olur da böyle bir savda bulunabilirler?" (Necati Cumalı)
  2. Tanıtlanması gereken önerme, tez
  3. Haber, söz
  4. Atasözü

SİH
...
ASA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
  2. İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa

HAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Özgü, öze, mahsus
    • "Anadolu'nun yüksek yaylalarına has, sessiz, pussuz, boz renkli gecelerden biriydi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf
    • "Has gümüş."
  3. Hükümdara özgü olan
    • "Has ahır. Has bahçe."
  4. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse)
  5. [isim] Başmaklık

LÖS

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] En çok vadilerde, yamaçlarda bulunan, kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık

ASİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başkaldıran, isyan eden
  2. Hayırsız, dikbaşlı
    • "Asi evlat."

SİM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gümüş
  2. Genellikle işlemelerde kullanılan, gümüş görünüşünde ve parlaklığında olan iplik vb
  3. [sıfat] Gümüş gibi parlayan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü