İçinde n olan 6 harfli 1795 kelime var. İçerisinde N harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında n harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CANSIZ
-
-
[sıfat]
Canını yitirmiş, ölmüş
- "Cansız bir kuş."
-
Canlı olmayan (varlık), camit
-
[zarf]
Güçsüz, mecalsiz bir biçimde
- "Nil'in deminden beri avucumun içinde cansız duran eli kımıldadı, parmaklarımı sıkıyor." (Refik Halit Karay)
-
İlgi uyandırmayan, sönük
- "Cansız bir anlatış."
-
Durgun
- "Bu yıl buğday piyasası biraz cansız."
-
[sıfat]
Canını yitirmiş, ölmüş
- FİYONK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kurdele, şerit, kumaş vb.nin kelebek şeklinde bağlanmış biçimi
- "Gülistan ne kadar şık, belinde fiyonk olan eflatun bir elbise giymiş." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kurdele, şerit, kumaş vb.nin kelebek şeklinde bağlanmış biçimi
- OKUNTU
-
-
[isim]
Çağrı kâğıdı, çağrılık, davetiye
-
[isim]
Çağrı kâğıdı, çağrılık, davetiye
- ŞUNLAR
-
-
[zamir]
Şu zamirinin çokluk biçimi
-
[zamir]
Şu zamirinin çokluk biçimi
- TURUNÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Turunçgillerden, bütün Akdeniz ülkelerinde yetişen, kışın yaprağını dökmeyen bir ağaç, narenç (Citrus aurantium amara)
-
Bu ağacın portakala benzeyen, suyu acımtırak meyvesi
-
[isim]
Turunçgillerden, bütün Akdeniz ülkelerinde yetişen, kışın yaprağını dökmeyen bir ağaç, narenç (Citrus aurantium amara)
- ÇÖRTEN
-
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
- ENDAZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü
- "Birader, bir ağızlık kullanıyor, nah, asgari bir endaze boyunda..." (Atilla İlhan)
- "Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu." (Kemal Bilbaşar)
- "Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu." (Nezihe Araz)
-
Ölçü
-
[isim]
65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü
- HARMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi
- "Akşam vakti ırgatlarla beraber harman savururum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Harmanı kaldırmaktan başka bir şey düşünmüyordu." (Sevinç Çokum)
-
Bu işin yapıldığı yer veya mevsim
- "Çocuğum başka çocuklarla beraber harmanda düvene binmiş dönüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi
- "Çay harmanı. Tütün harmanı."
-
Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon
-
[isim]
Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi
- İLANCI
- ...
- MONAKO
- ...
- NEKROZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Canlı maddelerin fiziksel ve kimyasal değişimi
-
[isim]
Canlı maddelerin fiziksel ve kimyasal değişimi
- OZANCA
-
-
[sıfat]
Ozan gibi
-
[zarf]
Ozana yakışır biçimde
-
[sıfat]
Ozan gibi
- YÖNTEM
-
-
[isim]
Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem
-
Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot
-
[isim]
Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem
- AVUNTU
-
-
[isim]
İnsanı avutan şey, oyalanacak şey, avunç, avunma
- "İnsanoğlu durumu bozulunca ille bir yerden bunun avuntusunu arayıp buluyor." (Haldun Taner)
-
Teselli
-
Acı bir olayı unutturmaya çalışma, acısını hafifletme, avunma, avunç
-
[isim]
İnsanı avutan şey, oyalanacak şey, avunç, avunma
- ECİNNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cin
- "Ben dünyada ecinni filan yoktur demez miydim?" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Cin
- GÜLÜNÇ
-
-
[sıfat]
Alay edilecek durumda olan, güldürücü, tuhaf, komik
- "Yüksek sesle doğruluktan bahsetmeye kalkmak gülünç bir şey olurdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Alay edilecek durumda olan, güldürücü, tuhaf, komik
- KANADA
- ...
- KEMANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
- RAĞMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Karşın
- "Bütün isteğime rağmen, gerçi bu çocuğa içimi dökmemiştim." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Karşın
- SINAMA
-
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe
-
[isim]
Sınamak işi, deneme, tecrübe