İçinde n olan 4 harfli 328 kelime var. İçerisinde N harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında n harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

EMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Güvenli
    • "Gizli kitapları ve notları yok etmemiş yahut daha emin bir yere kaldırmamıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Onları kimsenin görmediğine emin olunca pervasız konuşmaya başladılar." (Mahmut Yesari)
  2. Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz
    • "Dağlar hiçbir zaman emin değildir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Şüphesi olmayan
    • "Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  4. [isim] Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi
    • "Şehremini."

İFNA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok etme
  2. Tüketme

RİNT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gönül eri
  2. Sarhoş, ayyaş kimse

NEVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ses, ahenk, nağme
  2. Klasik Türk müziğinde bir makam adı ve yegâhtan bir oktav tiz olan "re" perdesi

ÜNLÜ

  1. [sıfat] Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar
    • "Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi." (Tarık Buğra)
  2. [isim] Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

İMAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnanç
    • "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Güçlü inanç, inan
    • "Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız." (Haldun Taner)
    • "Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi." (Halide Edip Adıvar)

LİNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak taş, sopa vb. araçlarla döverek öldürmesi
    • "Yakalamışlar adamı. Ahali linç edecekmiş az kalsın." (Sait Faik Abasıyanık)

NEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyüme, gelişme, çoğalma
  2. Faiz, ürem

KANO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kürekle yürütülen dar, uzun, hafif tekne
    • "Yelkensiz ve dümensiz kotra, şimdi bir kano sürati ile hareket ediyordu." (Aka Gündüz)

VENA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Toplardamar

ANMA

  1. [isim] Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etme
  2. Ölmüş bir insanı hatırlamak için yapılan tören, ihtifal

DANG

Kelime Kökeni : İspanyolca

  1. [isim] Başta, kaslarda, oynaklarda ağrılar yapan, vücutta kızıl lekeler gösteren, ateşli ve salgın bir hastalık

HINÇ

  1. [isim] Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
    • "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
    • "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

MUİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yardımcı
    • "Tanrı muinin olsun."

ELAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Şimdi, şu anda, hâlâ, henüz, daha
    • "Zaten evlerinde elan sinide, yer sofrasında yemek yiyorlar." (Refik Halit Karay)

LENS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
  2. Mercek

HİNT
...
İNAL

  1. [isim] Kendisine inanılan kimse

UZUN

  1. [sıfat] İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
    • "Pek canım istiyor, uzun etme!" (Peyami Safa)
    • "Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren
    • "Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece." (Âşık Veysel)
  3. [zarf] Ayrıntılı, derinlemesine
    • "Uzun düşündüğünü unuttuğu ve düşüncelerinin yönünü kaybettiği bir anda yemeğe çağırdılar." (Halide Edip Adıvar)

GÜNÜ

  1. [isim] Kıskançlık, çekemezlik, haset
  2. Zamanından önce doğan yavru

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü