İçinde g olan 8 harfli 787 kelime var. İçerisinde G harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında g harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇINGIRTI
-
-
[isim]
Çıngırağın sesine benzer keskin ve kesik ses
-
[isim]
Çıngırağın sesine benzer keskin ve kesik ses
- GEREKMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- "Tepeören denilen köye şafak sökmeden varmamız gerekiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- GLİSERİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yağlı maddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan renksiz, tatlı şurup kıvamındaki sıvı (CH2 OH-CHOH-CH2 OH)
-
[isim]
Yağlı maddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan renksiz, tatlı şurup kıvamındaki sıvı (CH2 OH-CHOH-CH2 OH)
- GÖNDERGE
-
-
[isim]
Dış dünyada yer alan, bir göstergenin belirttiği nesne veya varlık
-
[isim]
Dış dünyada yer alan, bir göstergenin belirttiği nesne veya varlık
- GÖZLÜKÇÜ
-
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
-
Gözlük satma ve onarma işlerinin yapıldığı dükkân
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
- KEDİGÖZÜ
-
-
[isim]
Taşıtların arkasındaki kırmızı renkli işaret lambası
-
Yollarda ışık vurduğu zaman parlayan trafik işareti
-
[isim]
Taşıtların arkasındaki kırmızı renkli işaret lambası
- SÜNGERLİ
-
-
[sıfat]
Süngerle döşenmiş veya süngerden yapılmış olan
-
[sıfat]
Süngerle döşenmiş veya süngerden yapılmış olan
- GEÇİMLİK
-
-
[isim]
Yiyecek parası, nafaka
-
[isim]
Yiyecek parası, nafaka
- GERÇEKTE
-
-
[zarf]
Aslında, tam anlamıyla, hakikatte
- "Kumpanyanın kurulmasında başı çeken gerçekte, ecnebi bir banka." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Aslında, tam anlamıyla, hakikatte
- GÖRÜLMEK
-
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
-
Gereken iş yapılmış olmak
- "İşimiz kolayca görüldü."
-
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
- "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
- SERGERDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kötü, olumsuz işlerde elebaşı
-
[isim]
Kötü, olumsuz işlerde elebaşı
- GETİRMEK
-
-
Gelmesini sağlamak
- "Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-de]
Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak
-
[-i]
Erişmek veya eriştiğini sanmak
- "Baharı getirdik."
-
[nsz]
İleri sürmek
- "Örnek getirmek."
-
[nsz]
Sebep olmak, ortaya çıkarmak
- "Bu rüzgâr kar getirir."
-
[-i]
İletmek, bildirmek
- "Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Sağlamak
- "Haftada bir cuma günleri işleyen küçük bir kahve ayda ne kadar gelir getirirse." (Ömer Seyfettin)
-
Bir makama atamak veya seçmek
-
[yardımcı fiil]
Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
- "Ateh getirmek. Nedamet getirmek."
-
Gelmesini sağlamak
- GEVŞEMEK
-
-
[nsz]
Sertlik ve gerginliği bozulmak
- "Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti." (Aka Gündüz)
-
Çözülmek
- "Boynuna dolanan kolları gevşedi."
-
Yumuşamak, yatışmak, sakinleşmek
- "Poker lafını işitmesin, eli ayağı gevşiyor." (Atilla İlhan)
-
Sevmek, hoşlanmak
-
Para piyasasında değer yitirmek
-
[nsz]
Sertlik ve gerginliği bozulmak
- GICIRLIK
- ...
- GİDERMEK
-
-
[-i]
Ortadan kaldırmak, yok etmek
- "Vapur sorar, yol öğrenir, merakımızı gideririz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dindirmek
-
[-i]
Ortadan kaldırmak, yok etmek
- GILLIGIŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kin, gizli ve kötü amaç
-
[isim]
Kin, gizli ve kötü amaç
- ALAKARGA
-
-
[isim]
Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü, kestane kargası (Garrulus glandarius)
-
Saksağan
-
[isim]
Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü, kestane kargası (Garrulus glandarius)
- GEZİNMEK
-
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- "Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." (Peyami Safa)
-
Belirli bir çevre içinde gezip durmak
- "Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özellikle doğaçtan yapılan müzikte, ezgiyi belli bir makam anlayışı içinde değişik perdeler üzerinde çalmak, dolaşmak
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- ŞEKİLGEÇ
- ...
- BAĞIRGAN
-
-
[sıfat]
Bağırıp çağıran, tepkisini hemen ve sert bir biçimde dışa vuran
- "Şiirlerindeki mistik hava ile yaşamındaki bu bağırgan, çocuksu yaklaşım, çoğu kimseyi yadırgatırdı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bağırıp çağıran, tepkisini hemen ve sert bir biçimde dışa vuran