İçinde el olan 7 harfli 455 kelime var. İçerisinde EL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında el olan kelimeler listesine ya da Sonu el ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PENÇELİ
-
-
[sıfat]
Pençesi olan
-
Pençe vurulmuş (ayakkabı)
- "Altları delinmiş, kat kat pençeli pabuçlarını çıkardı, ağır ağır çıktı merdiveni." (Orhan Kemal)
-
Güçlü
-
Sataşkan
-
[sıfat]
Pençesi olan
- ŞENELME
-
-
[isim]
Şenelmek işi
-
[isim]
Şenelmek işi
- DÜZELME
-
-
[isim]
Düzelmek durumu
-
[isim]
Düzelmek durumu
- GÖBELEZ
-
-
[isim]
Köpek yavrusu
-
[isim]
Köpek yavrusu
- TECELLİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma
- "Bu tecellilerin yalnız bir tanesi doğru..." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Hacca gitmek emeli onun kalbinde ateşli bir iştiyak tarzında tecelli etmişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Tanrı'nın insanlarda ve doğada görünmesi
-
Alın yazısı, kader
- "Ne yaman tecellisi varmış!"
-
[isim]
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma
- TELLİCE
-
-
[isim]
Tek kadın tarafından oynanan bir tür oyun
-
[isim]
Tek kadın tarafından oynanan bir tür oyun
- ELİNDEN
-
-
[zarf]
Yüzünden, ...-den dolayı
- "Yandım çavuş yandım senin elinden." (Halk türküsü)
-
[zarf]
Yüzünden, ...-den dolayı
- HANBELİ
- ...
- HELECAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalp çarpıntısı, çırpıntı
- "Kalbim yalnız bu iki duygunun helecanıyla çarpıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kalp çarpıntısı, çırpıntı
- TENTELİ
-
-
[sıfat]
Tentesi olan
- "Uzun, tenteli, tek atlı muhacir arabalarına binilir." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Tentesi olan
- EREKSEL
-
-
[sıfat]
Erek niteliğinde olan
-
[sıfat]
Erek niteliğinde olan
- MEZBELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çöplük
- "Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Aşağılık ve kötü durum
-
[isim]
Çöplük
- DÜZELTİ
-
-
[isim]
Düzeltme işi, tashih
-
Basılmakta olan bir eserin provaları üzerinde özel düzeltme işaretleriyle yanlışları gösterme
-
[isim]
Düzeltme işi, tashih
- SELASET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıcılık
-
[isim]
Akıcılık
- KELEBEK
-
-
[isim]
Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad
- "Kelebek gibi uçmada ruhumuz / Barış dolu bu yıldız bahçesinde." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[sıfat]
Biçim olarak bu böceklere benzeyen
- "Kaymakam Bey jaketataylı, kelebek kravatlıdır." (Tarık Buğra)
-
Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan
-
Bu hayvanın neden olduğu hastalık
-
Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm
-
[isim]
Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad
- MELANİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal demir ve kalsiyum silikat
-
[isim]
Doğal demir ve kalsiyum silikat
- VELVELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereksiz telaş, gürültü ve heyecan
- "Çoktan böyle gürültü, kalabalık görmemiş, böyle velvele duymamıştı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Susun, ortalığı velveleye vermeyin! Ne bağrışıyorsunuz?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gereksiz telaş, gürültü ve heyecan
- BELGİLİ
-
-
[sıfat]
Belgiye dayanan, belirli olan
-
[sıfat]
Belgiye dayanan, belirli olan
- ELEMENT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Kimyasal çözümlemeyle ayrıştırılamayan veya bireşim yoluyla elde edilemeyen madde
- "Grafit ve elmas, karbon elementinin iki değişik biçimidir."
-
[isim]
Kimyasal çözümlemeyle ayrıştırılamayan veya bireşim yoluyla elde edilemeyen madde
- İLKELCE
-
-
[sıfat]
İlkel
-
[zarf]
İlkel bir biçimde
-
[sıfat]
İlkel