İçinde ek olan 4 harfli 38 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İPEK
-
-
[isim]
İpek böceği kozaları çözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel
- "Hamam takımları hep sırma ve ipek işlemeli imiş." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Bu telden yapılmış
- "İpek gömlek. İpek çorap."
-
[isim]
İpek böceği kozaları çözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel
- İLEK
- ...
- EKSİ
-
-
[isim]
Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
-
[sıfat]
Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı
-
Eksiklik
- "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
- EKRU
- ...
- ZEKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek
- "En zeki hayvan maymundur."
-
Çabuk ve kolay kavrayan
- "Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zekâ varlığı gösteren
- "İnce, zeki bir kalemi vardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek
- SEKİ
-
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
-
Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
-
Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
-
Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
- EKŞİ
-
-
[sıfat]
Sirke veya limon tadında olan
-
[isim]
Bu tadı veren şey
- "Bu yemeğin ekşisi fazla kaçmış."
-
Uygunsuz, yakışıksız
- "Bu ekşi sözler, bu dik bakışlar, tabii hiç hoşlarına gitmedi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sirke veya limon tadında olan
- YEKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
- EKOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- "Bizim ekolü biraz tetkik etmiş olsaydınız, daha rahat anlaşırdık." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul
- EREK
-
-
[isim]
Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef
- "Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." (Azra Erhat)
-
[isim]
Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef
- ENEK
-
-
[sıfat]
Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş
-
[sıfat]
Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş
- KEKA
-
-
[ünlem]
Keyifli bir durum anlatılırken "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenen bir söz
-
[ünlem]
Keyifli bir durum anlatılırken "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenen bir söz
- EŞEK
-
-
[isim]
Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus)
- "... uslu otur yoksa ufak bir münasebetsizliğini duyarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim, kemiklerin kırılır, anladın mı?" (Refik Halit Karay)
-
Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa
- "Bunlar ezberlerindeki mânileri söylerler, dağarcıklarında mâni kalmayınca da eşekten düşmüş karpuza dönerler." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus)
- GREK
- ...
- İNEK
-
-
[isim]
Dişi sığır
-
Çok çalışan öğrenci
-
İbne
-
[sıfat]
Aptal, bön
-
[isim]
Dişi sığır
- EKİN
-
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- "Yağmur vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli." (Tarık Buğra)
-
Kültür, hars
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- PEKİ
-
-
[edat]
Evet
- "Peki ama benim ne olduğumu henüz muayene etmediniz." (Refik Halit Karay)
-
Pekâlâ
-
[edat]
Evet
- TEKE
-
-
[isim]
Erkek keçi
- "Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir karides türü
-
Tüylü devenin erkeği ile tek hörgüçlü dişi devenin geriye melezlenmesinden elde edilen bir deve türü
-
[isim]
Erkek keçi
- LEKE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kirliliği gösteren iz
- "Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Çocuk giysisini leke etmiş."
- "Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk
- "Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
-
Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe
- "Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
-
[isim]
Kirliliği gösteren iz
- EKME
-
-
[isim]
Ekmek işi
-
[isim]
Ekmek işi