İçinde eh olan 8 harfli 63 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜTTEHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birlik durumuna gelmiş, birleşik, birlik olmuş
-
[isim]
Birleşik
-
[sıfat]
Birlik durumuna gelmiş, birleşik, birlik olmuş
- TEHEYYÜÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coşma, heyecanlanma
- "Genç kızın kızarmış yüzünde teheyyüç görünüyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Coşma, heyecanlanma
- ZEHRETME
-
-
[isim]
Zehretmek durumu
-
[isim]
Zehretmek durumu
- MÜCEHHEZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Donanmış
- "Ama asıl tüm ulus çocuklarının bu kafa disiplini ile mücehhez olması gerek." (Haldun Taner)
-
Hazırlıklı, hazırlanmış
-
[sıfat]
Donanmış
- MUVACEHE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüzleşme, yüz yüze gelme
-
[isim]
Yüzleşme, yüz yüze gelme
- EBLEHLİK
-
-
[isim]
Ebleh olma durumu, eblehleşme
-
[isim]
Ebleh olma durumu, eblehleşme
- MEHTAPLI
-
-
[sıfat]
Mehtabı olan
- "Nihayet mehtaplı ılık ağustos akşamında atıma atladım." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Mehtabı olan
- KEHRİBAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan, kılkoparan
- "Önümdeki kutuda elmas, akik, zümrüt, necef, sedef, kehribar vesaire gibi yüz kadar küçük küçük taşlar vardı." (Ömer Seyfettin)
- "Üstelik tütünler kehribar gibiydi bu yıl." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bu reçineden yapılmış
- "İki aydır kayıp sarı kehribar tespihini görünce sevindi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan, kılkoparan
- TEHİRSİZ
-
-
[sıfat]
Tehiri olmayan, gecikmesiz
-
[zarf]
Gecikmesi olmadan, gecikmeden
-
[sıfat]
Tehiri olmayan, gecikmesiz
- NEVŞEHİR
- ...
- PEHPEHLİ
- ...
- TEHDİTLİ
-
-
[sıfat]
Tehdidi bulunan
-
[sıfat]
Tehdidi bulunan
- ZEHROLMA
-
-
[isim]
Zehrolmak durumu
-
[isim]
Zehrolmak durumu
- KADEHDAŞ
-
-
[isim]
Birlikte içki içmeyi seven kadeh arkadaşı
- "Hele içerken, insan mutlaka bir kadehdaş istiyor." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Birlikte içki içmeyi seven kadeh arkadaşı
- PEHLİVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Güreşçi
-
Boylu boslu ve güçlü kimse
- "Pehlivan yapılıydı fakat yüzünü tam göremedim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Güreşçi
- ÇİLEHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dervişlerin çile doldurdukları yer
-
[isim]
Dervişlerin çile doldurdukları yer
- HEMŞEHRİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Aynı ilden olan kimse, memleketli
-
[ünlem]
"Arkadaş, ahbap" anlamında bir seslenme sözü
-
[isim]
Aynı ilden olan kimse, memleketli
- ŞEHVETLİ
-
-
[sıfat]
Cinsel isteği olan, kösnül
- "Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek hatta kızlar bile seyrediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Aşırı isteği olan
-
[sıfat]
Cinsel isteği olan, kösnül
- KÖFTEHOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
"Köfte yiyen" anlamında olmakla birlikte sevgiyle karışık azarlama sözü
- "Gel buraya bakayım, köftehor! Senin onlar arasında işin yok." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[ünlem]
"Köfte yiyen" anlamında olmakla birlikte sevgiyle karışık azarlama sözü
- REHBERLİ
-
-
[sıfat]
Rehberi olan
- "Eli rehberli Amerikan turistleri gibi geldikleri şehrin önce tarihî anıtlarını ziyaret ederler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Rehberi olan