İçinde arma olan 8 harfli 40 kelime var. İçerisinde ARMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında arma olan kelimeler listesine ya da Sonu arma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

ARMA

3 Harfli Kelimeler

AMA, ARA, RAM

2 Harfli Kelimeler

AM, AR, MA, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

JANDARMA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet
  2. Bu kuvvette görevli olan kimse
  3. [sıfat] Açıkgöz

SIRTARMA

  1. [isim] Sırtarmak işi

SUVARMAK

  1. [-i] Hayvana su vermek, su içirmek
    • "Bülbülü suvardım altın tasınan / Gurbete yolladım kara yasınan." (Halk türküsü)

KOTARMAK

  1. [-i] Pişen yemeği başka kaba boşaltmak
    • "İki kız kardeş güle söyleye sofralarını hazırlayıp yemeklerini kotardılar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Hazırlık yapmak
    • "O akşam yemeği için kotarabildiklerinin bir kısmını yarı çiğ, yarı pişmiş önüme sürüyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Bir işi tamamlamak, bitirmek
  4. Üstesinden gelmek
    • "Yeter ki o beni içeri sokabilsin ve ben bu röportajı kotarayım." (Ayşe Kulin)

AKTARMAK

  1. [-i] Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
  2. [-i] Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek
  3. [-den] Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek
  4. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak
  5. Toprağı altı üstüne gelecek biçimde iyice bellemek
  6. İletmek, bildirmek
    • "Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." (Haldun Taner)
  7. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak
  8. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak
  9. [-i] Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak
    • "Kiremitleri aktarmak."
  10. [-i] Alıntılamak
    • "Onun yerine Salah Birsel'in bir şiirini aktaracağız." (Salâh Birsel)

KAYTARMA

  1. [isim] Kaytarmak işi
    • "Kaytarmaya kalkıştım mı öfkeleniyor, çıkışıyor bana." (Tomris Uyar)

YAKARMAK

  1. [-e] Israrla istemek, yalvarmak
    • "Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  2. Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek

KARARMAK

  1. [nsz] Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
  2. Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak
    • "Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı." (Peyami Safa)
  3. Ateş sönmeye yüz tutmak
  4. Kederlenmek, canı sıkılmak
  5. Niteliğini yitirmek
    • "Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu." (Falih Rıfkı Atay)

MORARMAK

  1. [nsz] Mor bir renk almak
  2. Herhangi bir sıkıntı, darbe veya hastalıkla vücudun bir yeri mor renk almak
    • "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Herhangi bir söz ve davranıştan bozulmak
  4. Mahcup olmak

YARMALIK

  1. [isim] Yarma yapmak için ayrılmış buğday vb

PARMAKSI

  1. [sıfat] Elin parmaklarını andırır biçimde olan

POLARMAK

  1. [-i] Polarma olayına uğratmak

SARMAŞIK

  1. [isim] Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
    • "Rüzgârın balkon sarmaşıklarında ıslıklar çaldığı bir akşamdı." (Atilla İlhan)

KANTARMA

  1. [isim] Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç
    • "Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdi, elinizde esirdir." (Hüseyin Cahit Yalçın)

SARMAŞMA

  1. [isim] Sarmaşmak işi

ARMADURA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha

KABARMAK

  1. [nsz] Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
    • "Ekmek iyi kabardı."
  2. Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
    • "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Niceliği artmak, büyümek
    • "Masraf kabardı."
  4. Şişmek, genişlemek
    • "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
  5. Hayvanların tüyleri dikilmek
  6. Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
    • "Bu kumaş çabuk kabardı."
  7. Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
    • "Masanın kaplaması kabardı."
    • "Dolabın boyası kabardı."
  8. Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
  9. Bulanmak
  10. Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
    • "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
  11. [nsz] Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
  12. Böbürlenmek, gururlanmak
    • "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)

KARMAŞIK

  1. [sıfat] İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil
    • "Karmaşık bir sorun. Karmaşık bir düşünce."
  2. Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
  3. Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike

KARMAŞMA

  1. [isim] Karmaşmak işi

ÇALARMAK

  1. [nsz] Ekinler veya meyveler olmaya, olgunlaşmaya yüz tutmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü