İçinde arma olan 8 harfli 40 kelime var. İçerisinde ARMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında arma olan kelimeler listesine ya da Sonu arma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ARMA
3 Harfli Kelimeler
AMA, ARA, RAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- JANDARMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet
-
Bu kuvvette görevli olan kimse
-
[sıfat]
Açıkgöz
-
[isim]
Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet
- SIRTARMA
-
-
[isim]
Sırtarmak işi
-
[isim]
Sırtarmak işi
- SUVARMAK
-
-
[-i]
Hayvana su vermek, su içirmek
- "Bülbülü suvardım altın tasınan / Gurbete yolladım kara yasınan." (Halk türküsü)
-
[-i]
Hayvana su vermek, su içirmek
- KOTARMAK
-
-
[-i]
Pişen yemeği başka kaba boşaltmak
- "İki kız kardeş güle söyleye sofralarını hazırlayıp yemeklerini kotardılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Hazırlık yapmak
- "O akşam yemeği için kotarabildiklerinin bir kısmını yarı çiğ, yarı pişmiş önüme sürüyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir işi tamamlamak, bitirmek
-
Üstesinden gelmek
- "Yeter ki o beni içeri sokabilsin ve ben bu röportajı kotarayım." (Ayşe Kulin)
-
[-i]
Pişen yemeği başka kaba boşaltmak
- AKTARMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
-
[-i]
Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek
-
[-den]
Bir dilden başka bir dile çevirmek, tercüme etmek
-
Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak
-
Toprağı altı üstüne gelecek biçimde iyice bellemek
-
İletmek, bildirmek
- "Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır." (Haldun Taner)
-
Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak
-
Bir kitabı başından sonuna kadar okumak
-
[-i]
Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak
- "Kiremitleri aktarmak."
-
[-i]
Alıntılamak
- "Onun yerine Salah Birsel'in bir şiirini aktaracağız." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
- KAYTARMA
-
-
[isim]
Kaytarmak işi
- "Kaytarmaya kalkıştım mı öfkeleniyor, çıkışıyor bana." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Kaytarmak işi
- YAKARMAK
-
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- "Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek
-
[-e]
Israrla istemek, yalvarmak
- KARARMAK
-
-
[nsz]
Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
-
Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak
- "Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı." (Peyami Safa)
-
Ateş sönmeye yüz tutmak
-
Kederlenmek, canı sıkılmak
-
Niteliğini yitirmek
- "Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
- MORARMAK
-
-
[nsz]
Mor bir renk almak
-
Herhangi bir sıkıntı, darbe veya hastalıkla vücudun bir yeri mor renk almak
- "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Herhangi bir söz ve davranıştan bozulmak
-
Mahcup olmak
-
[nsz]
Mor bir renk almak
- YARMALIK
-
-
[isim]
Yarma yapmak için ayrılmış buğday vb
-
[isim]
Yarma yapmak için ayrılmış buğday vb
- PARMAKSI
-
-
[sıfat]
Elin parmaklarını andırır biçimde olan
-
[sıfat]
Elin parmaklarını andırır biçimde olan
- POLARMAK
-
-
[-i]
Polarma olayına uğratmak
-
[-i]
Polarma olayına uğratmak
- SARMAŞIK
-
-
[isim]
Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
- "Rüzgârın balkon sarmaşıklarında ıslıklar çaldığı bir akşamdı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
- KANTARMA
-
-
[isim]
Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç
- "Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdi, elinizde esirdir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç
- SARMAŞMA
-
-
[isim]
Sarmaşmak işi
-
[isim]
Sarmaşmak işi
- ARMADURA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha
-
[isim]
Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha
- KABARMAK
-
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- "Ekmek iyi kabardı."
-
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Niceliği artmak, büyümek
- "Masraf kabardı."
-
Şişmek, genişlemek
- "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
-
Hayvanların tüyleri dikilmek
-
Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
- "Bu kumaş çabuk kabardı."
-
Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
- "Masanın kaplaması kabardı."
- "Dolabın boyası kabardı."
-
Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
-
Bulanmak
-
Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
- "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
-
Böbürlenmek, gururlanmak
- "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- KARMAŞIK
-
-
[sıfat]
İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil
- "Karmaşık bir sorun. Karmaşık bir düşünce."
-
Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
-
Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike
-
[sıfat]
İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil
- KARMAŞMA
-
-
[isim]
Karmaşmak işi
-
[isim]
Karmaşmak işi
- ÇALARMAK
-
-
[nsz]
Ekinler veya meyveler olmaya, olgunlaşmaya yüz tutmak
-
[nsz]
Ekinler veya meyveler olmaya, olgunlaşmaya yüz tutmak