İçinde am olan 5 harfli 167 kelime var. İçerisinde AM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında am olan kelimeler listesine ya da Sonu am ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞNAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayım vergisi
-
[isim]
Sayım vergisi
- HAHAM
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
Yahudi din adamı
-
[isim]
Yahudi din adamı
- İPHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
-
Kapalılık
-
[isim]
Belirsizlik, kapalılık
- YAMAÇ
-
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- "İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ön, kat, huzur
- "Kız, hele beri gel yamacıma." (Haldun Taner)
-
[isim]
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
- ZAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
- "Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne; biri."
-
[isim]
Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
- MERAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, amaç, gaye, maksat
- "Benim meramım sana yalnız bir şey sormak." (Ömer Seyfettin)
- "Gözlerini siyasi ihtiraslar bürüyen kimselere meram anlatmak mümkün olmamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "İşte o, meram ettiği zaman etrafındakilere böyle tahakküm ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İstek, amaç, gaye, maksat
- HAMUT
-
-
[isim]
Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember
-
[isim]
Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember
- KAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boy, endam
- "Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Boy, endam
- NAMAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İslamın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî bakımdan belirlenen kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
- "İki rekât namazı nerede olsa kılarız." (Peyami Safa)
- "Bu adamlar birer ikişer gidip bir odada namazlarını kıldılar, gene geldiler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Arabalar uzaktan görününce köyüne, adamına göre kâh derviş, kâh sofu olur, hemen namaza dururdu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
İslamın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî bakımdan belirlenen kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
- AMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gündelikle çalışan işçi, emekçi
- "Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gündelikle çalışan işçi, emekçi
- ÇAMAT
-
-
[isim]
Avlanılmış balıkları elde taşımaya yarar çengel askı
-
[isim]
Avlanılmış balıkları elde taşımaya yarar çengel askı
- DONAM
-
-
[isim]
Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri
-
Gemi ve sandalların donanımları
- "Ayşe'yse köyün önünden geçen kayıkların teknelerini, yelkenlerini, donamlarını hep ezbere bilirdi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri
- EYTAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetimler
-
[isim]
Yetimler
- CUDAM
-
-
[isim]
Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse
- "Adam değil, cudam!"
-
[isim]
Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse
- AMİGO
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Çoğunlukla spor yarışmalarında seyircileri coşturan kimse
-
[isim]
Çoğunlukla spor yarışmalarında seyircileri coşturan kimse
- SAMBA
-
-
[isim]
Bir çeşit Brezilya dansı
-
Bu dansın müziği
-
[isim]
Bir çeşit Brezilya dansı
- ULAMA
-
-
[isim]
Ulamak işi
-
Ulanan parça, ek, katkı, ilave
-
Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi: Ayırt etmek, ağaç altı, tertip etmek, art arda gibi
-
[sıfat]
Ulanmış
-
[isim]
Ulamak işi
- UZAMA
-
-
[isim]
Uzamak durumu
- "Seyahatin uzaması ihtimali de çoktur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Uzamak durumu
- DAMLA
-
-
[isim]
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
- "Elime bir damla yağmur düştü." (Halide Edip Adıvar)
-
Damlalıkla kullanılan ilaç
- "Burun damlası. Göz damlası."
-
Kalbe inen inme, felç
- "Damladan ölmüş."
-
Çok az miktar
- "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Damla biçiminde olan (ziynet)
- "Damla elmas."
-
[isim]
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
- KAMER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay
-
[isim]
Ay