İçinde aba olan 5 harfli 24 kelime var. İçerisinde ABA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aba olan kelimeler listesine ya da Sonu aba ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A B Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ABA

2 Harfli Kelimeler

AB

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ABACI

  1. [isim] Aba yapan veya satan kimse
  2. Abadan giyecek yapan veya satan kimse
  3. [sıfat] Asalak
  4. Bedavacı

KABAN

  1. [isim] Dik yokuş
  2. Tepe

ACABA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan bir söz, acep
    • "Acaba kiminle randevusu vardı?" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [isim] Şüphe, kuşku
    • "Aklınızda bir acaba kalmasın diye söyledim."

RABAT
...
ABADİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Açık saman renginde, ipekten yapılan, yarı mat, kalınca bir tür yazı kâğıdı

ABARA
...
TABAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
    • "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan

BABAM

  1. bir seslenme sözü
    • "Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür." (Anayasa)
    • "Bizim bu Kayabaşı'nda birçok zanaat, babadan oğla aktarılır." (Tarık Dursun K)
    • "Sen bildiğini söyle babam, alt yanını ben getiririm."
    • "Sacit bu hususta da babasına çekmişti." (Peyami Safa)
  2. tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatmaya yarayan bir söz
    • "Bunlar babadan oğla doktordurlar."
    • "Git babam git, yol bitmez ki..."

SABAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sabahleyin
    • "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bu koskoca şehirde açlıktan ölecek değilim ya? Sabah ola hayrola. Bir çaresini bulurum elbet." (Orhan Hançerlioğlu)
    • "Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Sabah ezanı
  3. Sabah namazı
    • "Sabahı kıldım."
  4. [zarf] Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman
    • "Bütün ev işlerini sabah bitirdim."

BABAİ
...
ABANİ

  1. [isim] Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş
    • "Bursa abanisi."
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış
    • "Yalnız sarı cübbeli, abani sarıklı, peykede bağdaş kurmuş bir cüce vardı ki onu tanımadı." (Halide Edip Adıvar)

ABAZA
...
ARABA

  1. [isim] Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı
    • "Ve arabayı dörtnala ileri sürdü." (Haldun Taner)
  2. [sıfat] Bu taşıtın aldığı miktarda olan
    • "İki araba saman. Bir araba kömür."

TABAN

  1. [isim] Ayağın alt yüzü, aya
    • "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
    • "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
    • "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
    • "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
  3. Ayakkabının alt bölümü
  4. Kaide
  5. Bir şeyin en alt bölümü
  6. Değerlendirmede en alt derece
  7. Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
    • "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
  8. Temel, temel ilke, baz
  9. Bir ırmağın en derin olan orta yeri
  10. Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
  11. Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
    • "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
  12. Tarlanın düz ve verimli kesimi
  13. Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir

ŞABAŞ
...
KABAK

  1. [isim] Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita)
    • "Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü
  3. Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile
  4. Kabak kemane
    • "Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar." (Ömer Seyfettin)
  5. [sıfat] Ham, tatsız (kavun, karpuz)
  6. [sıfat] Tüysüz, dazlak
    • "Kaba kabak gibi tıraşlı!" (Halide Edip Adıvar)
  7. [sıfat] Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği)
  8. [sıfat] Bilgisiz, görgüsüz, kaba
  9. Kısa boynuzlu hayvan

ABANA
...
BABAÇ

  1. [isim] Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı
    • "Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler." (Burhan Felek)

ŞABAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi

YABAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İnsan yaşamayan ıssız yer
    • "Kendini pek yabana atma. Olabilir ki bu kadın sana tutulmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Issız yerde yaşayan veya yetişen canlı
    • "Yaban keçisi. Yaban kedisi. Yaban sarımsağı."
  3. [sıfat] Issız
    • "Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse
    • "Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı." (Falih Rıfkı Atay)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü