İçinde şte olan 27 kelime var. İçerisinde ŞTE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şte olan kelimeler listesine ya da Sonu şte ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BAŞTEKNİSYENLİK
BAŞTEKNİSYEN
FİŞTEKLEMEK, NEŞTERLEMEK
FİŞTEKLEME, MÜŞTEMİLAT, MÜŞTEREKEN, NEŞTERLEME
ERİŞTELİK, GÖRÜNÜŞTE, SAVAŞTEPE, BUDAPEŞTE
BELEŞTEN, İŞTEŞLİK, MÜŞTEREK
ÇEKİŞTE, FERİŞTE, GÜZEŞTE, KÜPEŞTE, MÜŞTEHİ, MÜŞTEKİ, MÜŞTERİ
ENİŞTE, ERİŞTE, NEŞTER
İŞTEŞ
İŞTE
E T Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ŞET
2 Harfli Kelimeler
EŞ, ET, ŞE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAŞTEKNİSYENLİK
-
-
[isim]
Başteknisyen olma durumu
-
Başteknisyenin görevi
-
[isim]
Başteknisyen olma durumu
- BAŞTEKNİSYEN
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
En yüksek düzeyde bulunan teknisyen
-
[isim]
En yüksek düzeyde bulunan teknisyen
- NEŞTERLEMEK
-
-
[-i]
Neşterle kesmek
-
Üzüntü verecek bir durumu veya sorunu hatırlatmak, deşmek
- "Cemiyetin böyle üstü kapalı işleyen yaralarını açıp da neşterlemelidir." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Neşterle kesmek
- FİŞTEKLEMEK
-
-
[-i]
Sinsice destekleyip kışkırtmak
- "Arkasında birileri var gibi, basından birileri sanırım, sürekli fiştekliyorlar herifi." (Tahsin Yücel)
-
[-i]
Sinsice destekleyip kışkırtmak
- MÜŞTEMİLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eklentiler
-
[isim]
Eklentiler
- MÜŞTEREKEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ortaklaşa, birlikte, el birliğiyle
- "Eğer o razı olmazsa masrafı müştereken veririz." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Ortaklaşa, birlikte, el birliğiyle
- FİŞTEKLEME
-
-
[isim]
Fişteklemek işi
-
[isim]
Fişteklemek işi
- NEŞTERLEME
-
-
[isim]
Neşterlemek işi
-
[isim]
Neşterlemek işi
- SAVAŞTEPE
- ...
- ERİŞTELİK
-
-
[sıfat]
Erişte yapmaya yarayan
- "Eriştelik un."
-
[isim]
Kıyılarda deniz yosunlarının hareketi engelleyecek biçimde çok olduğu yer
-
[sıfat]
Erişte yapmaya yarayan
- GÖRÜNÜŞTE
-
-
[zarf]
Dıştan göründüğüne göre, görünene inanmak gerekirse, görünene bakılırsa
- "Görünüşte iyi bir çocuk."
-
[zarf]
Dıştan göründüğüne göre, görünene inanmak gerekirse, görünene bakılırsa
- BUDAPEŞTE
- ...
- İŞTEŞLİK
-
-
[isim]
İşteş olma durumu
-
[isim]
İşteş olma durumu
- MÜŞTEREK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ortak
- "Müşterek mal."
-
Birlikte
- "Bu işte her ikiniz de müştereksiniz."
-
Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan
- "Müşterek idare."
-
[sıfat]
Ortak
- BELEŞTEN
-
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- "Para olduğu vakit karşıki İsmail'in kahvesine gidersin, olmadığı vakit buraya gelir, kahveyi hep beleşten içersin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Emek vermeden, karşılıksız
- KÜPEŞTE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm, korkuluk, parapet
- "Küpeşteye ellerini dayayarak denize baktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Duvarların üzerine, balkon veya pencerelerin içine çimento ve mozaik karışımı ile yapılan dolgu set, parapet
-
[isim]
Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm, korkuluk, parapet
- MÜŞTEKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yakınan, sızlanan, şikâyetçi
-
[sıfat]
Yakınan, sızlanan, şikâyetçi
- MÜŞTERİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alıcı, hizmet gören ve karşılığında ücret ödeyen kimse
- "(berber) Fırçayı iyice sabunlar, hoş vuruşlarla dolaştırırdı müşterinin yüzünde." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Alıcı, hizmet gören ve karşılığında ücret ödeyen kimse
- FERİŞTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Melek
-
[isim]
Melek
- GÜZEŞTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Geçmiş, geçen
- "Bahse girer misiniz? Beş dakika içinde en heyecanlı bir vaka icat etmeye muktedir olursam bu iki güzeşte aylıktan birini kasaya bırakır mısınız?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Geçmiş, geçen