İçinde i olan 4 harfli 636 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANTİ
- ...
- DİBA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş
-
[isim]
Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş
- EMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- "Validen sert bir emir aldım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi." (Haldun Taner)
-
İstek
- "İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bu daireyi büro olarak onun emrine verdiler."
-
Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- FAİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
-
Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli
-
[isim]
İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
- NAİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kendi kendisini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı
-
[sıfat]
Saf, deneyimsiz
-
[isim]
Kendi kendisini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı
- İLLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, her hâlde, ille, illaki
- "İlla seni evine kadar geçireceğim diye ayak diriyor." (Haldun Taner)
-
Hele, özellikle
-
[zarf]
Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, her hâlde, ille, illaki
- İMDİ
-
-
[zarf]
Buna göre, şu hâlde, artık
- "İmdi, biz umutsuz da olsak tarih yapacağını yapar dersek, bunun sonu tembelliğe varır." (Melih Cevdet Anday)
-
Şimdi
-
[zarf]
Buna göre, şu hâlde, artık
- NİZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekişme, bozuşma, kavga
-
[isim]
Çekişme, bozuşma, kavga
- CAMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer
-
[isim]
Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer
- İŞAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazı ile bildirme
-
[isim]
Yazı ile bildirme
- KİMİ
-
-
[zamir]
Birtakımı, bazısı, kimisi
- "Kimi su çeker, kimi sebze ayıklar, kimi yufka açar, çamaşır yıkar..." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bazı (canlı varlıklar için)
- "Kimi çocuklar."
-
[zamir]
Birtakımı, bazısı, kimisi
- ESİŞ
- ...
- ETİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Organik birleşiklerin birleşimine giren karbon ve hidrojen atomları grubu
- "Etil klorür."
-
[isim]
Organik birleşiklerin birleşimine giren karbon ve hidrojen atomları grubu
- İHYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- "Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme
-
Yeni bir güç, umut, erinç verme
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- İNAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." (Tarık Buğra)
- "Umarım ki o da çocukça inatlar etmez, bu iş de böylece bitmiş olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
- "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
İnatçı
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- MİÇO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Muço
-
[isim]
Muço
- PİRE
-
-
[isim]
Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
- "Onların başıboş duygusallıklarının deve yaptığı pireleri, büyüttükleri sorunlarını çözümlemeye çaba harcamıyor muyuz?" (Haldun Taner)
- "Hem o kadar nişancıdır ki pireyi gözünden vurur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Pireler takımında, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
- FRİZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde
-
Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm, efriz
-
[isim]
Tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde
- GRİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yorgunluk, kırıklık, kas ağrıları, ateş vb. belirtileri olan, bulaşıcı, salgın hastalık, paçavra hastalığı, enflüanza
-
[isim]
Yorgunluk, kırıklık, kas ağrıları, ateş vb. belirtileri olan, bulaşıcı, salgın hastalık, paçavra hastalığı, enflüanza
- İMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse
-
Müslümanlıkta mezhep kuran kimse
-
Hz. Muhammed'den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan
-
Bazı küçük İslam devletlerinde devlet başkanı
-
En önde bulunan kimse, önder
-
[isim]
Cemaate namaz kıldıran kimse