İçinde i olan 4 harfli 636 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ERİM

  1. [isim] Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
    • "El erimi. Göz erimi."

NECİ

  1. [isim] Ne iş yapar, ne ile uğraşır?
    • "Bu adam necidir?"
    • "Benim babam neciydi anne?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Sen neci oluyorsun, kendi işine bak!"

RİZE
...
ARİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok anlayışlı ve sezgili (kimse), varışlı
    • "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)

İMAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cemaate namaz kıldıran kimse
  2. Müslümanlıkta mezhep kuran kimse
  3. Hz. Muhammed'den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan
  4. Bazı küçük İslam devletlerinde devlet başkanı
  5. En önde bulunan kimse, önder

SPİN
...
VİYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Dümeni ortaya alarak gemiyi bulunduğu doğrultuda yürütme
  2. [ünlem] Gemiyi belirli bir doğrultu verildikten sonra, aynı doğrultuda tutması için dümenciye verilen komut

YANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] "Demek, şu demek ki" anlamlarında bir söz
    • "Rıza Efendi de belki bu yüzden yani perde niçin açılmıyor diye sinirleniyor." (Tarık Buğra)
  2. [zarf] "Sözün kısası, doğrusu" anlamlarında bir söz
    • "Tesadüf ama bu kadar olur yani." (Haldun Taner)

İSOT

  1. [isim] Kırmızı, acı biber

VAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cami, mescit vb. yerlerde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimse, öğütçü
    • "Bir gün camide vaiz bir şey hikâye etmişti." (Abdülhak Şinasi Hisar)

CİRO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir ticaret senedinin alacaklı tarafından arkasına gereken yazının yazılıp imza edilerek üçüncü bir kişiye devredilmesi
    • "Ettiğim masrafın yüzde elli kârını bulsam Madam Elizabeth'in pansiyonuna ciro edeceğim." (Aka Gündüz)
  2. İş hacmi

VİNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç

İMZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret
    • "Mektubun sonunda imzamı görür görmez kim bilir ne kadar şaşıracaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı." (Orhan Kemal)
    • "Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler." (Ömer Seyfettin)
  2. İmzalama işi
  3. Herhangi bir dalda ün yapmış yazar, sanatçı
    • "Dergi en ünlü imzalara yer veriyor."

PİPO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Ucundaki lüle içine tütün konulan ve yakılarak dumanı çekilen kısa, çubuk biçimindeki tütün içme aracı
    • "Piposunu yaktı, kibriti sokağa attı." (Haldun Taner)

EDİM

  1. [isim] Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil
    • "Günlük yaşamımıza şöyle bir baksak, her edimimizin altında umutluluk bulunmadığını görürüz." (Melih Cevdet Anday)
  2. İnsan davranışı
  3. Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
  4. Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış

ABİŞ
...
İÇİN

  1. [edat] Amacıyla, maksadıyla
    • "Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Neden ve sonuç belirten bir söz
    • "Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. -dan / -den dolayı, ... -dan / -den ötürü
    • "Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Özgü, ayrılmış
    • "Sizin için bir kitap getirdim."
  5. Düşüncesince, kendince, göre
    • "Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat." (Burhan Felek)
  6. Hakkında
    • "Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  7. Oranla, göz önünde tutulursa
    • "Bu şapka senin için büyük."
  8. Karşılığında, karşılık olarak
    • "Bu eşyalar için kaç lira ödediniz?"
  9. Uğruna, yoluna
    • "Neler yapmadık şu vatan için." (Orhan Veli Kanık)
  10. Süre belirten bir söz
    • "Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım." (Aka Gündüz)
  11. Ant deyimleri yapan bir söz
    • "Namusum hakkı için. Çocukların başı için."

İNME

  1. [isim] İnmek işi
    • "Sağ yanına inme inmiş. Hekimler epeyce çalıştılar, ilaç verdiler, kan aldılar ise de fayda etmedi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Vücudun bir bölümünde hareket ve hissetmenin kalkması, felç, paralizi, nüzul

İLKE

  1. [isim] Temel düşünce, temel inanç, umde, unsur, prensip
    • "İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı." (Haldun Taner)
  2. Temel bilgi
    • "Kimyanın ilkeleri."
  3. Öge
    • "Atomlar cisimlerin ilkeleridir."
  4. Davranış kuralı
    • "Bence ahlakın bir ilkesi, bir kökü vardır. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma." (Nurullah ataç)
  5. Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip

KİLO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kilogram
    • "İki kilo şeker."
  2. Halter sporunda barın iki ucuna yerleştirilen ve ağırlığı oluşturan parça

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü