İçinde ğ olan 6 harfli 196 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UĞRAMA
-
-
[isim]
Uğramak işi
-
[isim]
Uğramak işi
- URAĞAN
-
-
[isim]
Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
-
[isim]
Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına
- DOĞRAM
-
-
[isim]
Doğrama sonucu ortaya çıkan parça
-
[isim]
Doğrama sonucu ortaya çıkan parça
- SAĞKOL
-
-
[isim]
Birinin çok güvendiği kimse
- "Kendisine kardeşim gözüyle bakılacağını, isterse her konuda sağkolum olacağını söyledim." (Refik Erduran)
-
[isim]
Birinin çok güvendiği kimse
- AĞAÇLI
-
-
[sıfat]
Ağacı olan
- "İki yanı ağaçlı yol ta dış kapıya kadar uzayıp gidiyordu." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[sıfat]
Ağacı olan
- EĞİLME
-
-
[isim]
Eğilmek işi
- "İstese bile kendisini veremiyor, belirsiz bir tiksinti o yöne eğilmesini engelliyordu." (Atilla İlhan)
-
Bir doğrunun, bir başka doğruya veya düzleme göre eğik olması
-
Yerin manyetik alanında bulunan serbest mıknatıslı bir iğnenin doğrultusu ile yatay düzlem arasındaki açı
-
[isim]
Eğilmek işi
- ÖĞÜRME
-
-
[isim]
Öğürmek işi
-
[isim]
Öğürmek işi
- BAĞBAN
- ...
- EĞİLİŞ
-
-
[isim]
Eğilme işi veya biçimi
- "Soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Eğilme işi veya biçimi
- DAĞLIÇ
-
-
[isim]
Kıvırcık koç ile Karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun
-
[isim]
Kıvırcık koç ile Karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun
- ÖĞÜTÇÜ
-
-
[isim]
Öğüt veren kimse, nasihatçi
-
Vaiz
-
[isim]
Öğüt veren kimse, nasihatçi
- YAĞMAK
-
-
[nsz]
Yağmur, kar, dolu gökten düşmek
- "Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek
- "Üstümüze kurşun yağıyordu."
-
Üst üste ve çok gelmek
- "Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil kuruş yağar, biz de ekmek parası ediniriz." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Yağmur, kar, dolu gökten düşmek
- BOĞMAK
-
-
[-i]
Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
- "Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak
-
Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek
-
Renkler uygun düşmemek
- "Koyu yeşil renk odayı boğdu. Bu renk seni boğmuş."
-
Silik bir duruma getirmek, bastırmak
- "Galiba bunları dinlememek, duymamak için konuşuyorum; seslerini boğmak, bastırmak için durmamacasına gevezelik ediyorum." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Tamamıyla kaplamak, sarmak
- "Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu." (Mahmut Yesari)
-
[-i]
Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak
- "Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu." (Orhan Kemal)
-
[-i]
Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak
- "Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca, işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar." (Haldun Taner)
-
Gelişmesine engel olmak
-
[nsz]
Bunaltmak
- "Daha sıcak basmamıştı; güneş henüz yakmıyor, hava daha boğmuyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
- EREĞLİ
- ...
- SOĞUMA
-
-
[isim]
Soğumak işi
-
[isim]
Soğumak işi
- ÇAĞDAŞ
-
-
[sıfat]
Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır
- "Victor Hugo ile Namık Kemal çağdaş yazarlardır."
-
Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, modern, asri
- "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
[sıfat]
Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır
- ÖĞÜRÜŞ
-
-
[isim]
Öğürme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğürme işi veya biçimi
- DÜĞMÜK
-
-
[isim]
Düğüm
- "Bazı aileler resmî nikâh yanında bir de imam nikâhı kıyıveriyorlarmış. Bunu da bir paketin kınnapla bağlandıktan sonra düğmük üstüne düğmük atılmasına benzetiyorlar." (Çetin Altan)
-
[isim]
Düğüm
- AĞDACI
-
-
[isim]
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi
-
Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse
-
[isim]
Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi
- MAĞMUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gamlı
- "Otobüsün içi, bizimkilerin mağmum kalplerinden, mağmum bakışlarından bin kez iyi." (Adalet Ağaoğlu)
-
Sıkıcı, kapanık (hava)
-
[sıfat]
Gamlı