İçinde ğ olan 6 harfli 196 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

UĞRAMA

  1. [isim] Uğramak işi

URAĞAN

  1. [isim] Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına

DOĞRAM

  1. [isim] Doğrama sonucu ortaya çıkan parça

SAĞKOL

  1. [isim] Birinin çok güvendiği kimse
    • "Kendisine kardeşim gözüyle bakılacağını, isterse her konuda sağkolum olacağını söyledim." (Refik Erduran)

AĞAÇLI

  1. [sıfat] Ağacı olan
    • "İki yanı ağaçlı yol ta dış kapıya kadar uzayıp gidiyordu." (Mithat Cemal Kuntay)

EĞİLME

  1. [isim] Eğilmek işi
    • "İstese bile kendisini veremiyor, belirsiz bir tiksinti o yöne eğilmesini engelliyordu." (Atilla İlhan)
  2. Bir doğrunun, bir başka doğruya veya düzleme göre eğik olması
  3. Yerin manyetik alanında bulunan serbest mıknatıslı bir iğnenin doğrultusu ile yatay düzlem arasındaki açı

ÖĞÜRME

  1. [isim] Öğürmek işi

BAĞBAN
...
EĞİLİŞ

  1. [isim] Eğilme işi veya biçimi
    • "Soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)

DAĞLIÇ

  1. [isim] Kıvırcık koç ile Karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun

ÖĞÜTÇÜ

  1. [isim] Öğüt veren kimse, nasihatçi
  2. Vaiz

YAĞMAK

  1. [nsz] Yağmur, kar, dolu gökten düşmek
    • "Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek
    • "Üstümüze kurşun yağıyordu."
  3. Üst üste ve çok gelmek
    • "Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil kuruş yağar, biz de ekmek parası ediniriz." (Halide Edip Adıvar)

BOĞMAK

  1. [-i] Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek
    • "Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak
  3. Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek
  4. Renkler uygun düşmemek
    • "Koyu yeşil renk odayı boğdu. Bu renk seni boğmuş."
  5. Silik bir duruma getirmek, bastırmak
    • "Galiba bunları dinlememek, duymamak için konuşuyorum; seslerini boğmak, bastırmak için durmamacasına gevezelik ediyorum." (Refik Halit Karay)
  6. [-e] Tamamıyla kaplamak, sarmak
    • "Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu." (Mahmut Yesari)
  7. [-i] Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak
    • "Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu." (Orhan Kemal)
  8. [-i] Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak
    • "Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca, işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar." (Haldun Taner)
  9. Gelişmesine engel olmak
  10. [nsz] Bunaltmak
    • "Daha sıcak basmamıştı; güneş henüz yakmıyor, hava daha boğmuyordu." (Refik Halit Karay)

EREĞLİ
...
SOĞUMA

  1. [isim] Soğumak işi

ÇAĞDAŞ

  1. [sıfat] Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır
    • "Victor Hugo ile Namık Kemal çağdaş yazarlardır."
  2. Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, modern, asri
    • "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)

ÖĞÜRÜŞ

  1. [isim] Öğürme işi veya biçimi

DÜĞMÜK

  1. [isim] Düğüm
    • "Bazı aileler resmî nikâh yanında bir de imam nikâhı kıyıveriyorlarmış. Bunu da bir paketin kınnapla bağlandıktan sonra düğmük üstüne düğmük atılmasına benzetiyorlar." (Çetin Altan)

AĞDACI

  1. [isim] Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi
  2. Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse

MAĞMUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gamlı
    • "Otobüsün içi, bizimkilerin mağmum kalplerinden, mağmum bakışlarından bin kez iyi." (Adalet Ağaoğlu)
  2. Sıkıcı, kapanık (hava)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü