İçinde ğ olan 5 harfli 156 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEĞİL
-
-
[isim]
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
- "Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek burkucuydu." (Tarık Buğra)
- "Ben parasında değilim, yeter ki iyi bir şey olsun."
-
[isim]
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime
- GÜĞÜM
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yandan kulplu, boynu uzun, genellikle bakırdan su kabı
-
[isim]
Yandan kulplu, boynu uzun, genellikle bakırdan su kabı
- YOĞUN
-
-
[sıfat]
Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif
-
Koyu, kalın
- "Yoğun bir sis."
-
Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.)
-
Artmış, çoğalmış bir durumda olan
- "O bölgede nüfus yoğundur."
-
Dolu, sıkı, sıkışık, çok
-
Şişman, iri, tombul
- "İtibarlı masalarda, sigaralarını içen, iri kalçalı, beyaz sarışın birtakım yoğun kadınlar..." (Atilla İlhan)
-
Kaba, kalın, iri (elek, iğne)
-
[sıfat]
Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif
- YAĞIŞ
-
-
[isim]
Yağma işi
-
Havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi
-
Yağan yağmur veya kar miktarı
-
Yağmur
-
[isim]
Yağma işi
- DÜĞÜN
-
-
[isim]
Evlenme veya sünnet dolayısıyla yapılan tören, eğlence, cemiyet
- "Babam düğünün savaştan sonraya kalmasını uygun görmüş." (Aka Gündüz)
-
Bir olayı kutlamak için yapılan büyük eğlence veya tören
-
[isim]
Evlenme veya sünnet dolayısıyla yapılan tören, eğlence, cemiyet
- EĞLEK
-
-
[isim]
Sürünün yazın öğle sıcağında dinlendiği gölgelik
-
Yolcuların geceyi geçirdikleri yer, han, konak
-
[isim]
Sürünün yazın öğle sıcağında dinlendiği gölgelik
- DÜĞÜM
-
-
[isim]
İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- "Küpeşte tahtasının deliğinden de geçir, düğüm at." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum
- "İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer." (Peyami Safa)
-
Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri
- "Ardışık iki düğüm arası bir yarım dalga uzunluğudur."
-
[isim]
İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- BAĞCI
-
-
[isim]
Bağ yetiştirip ürününü satan kimse
-
Bağlayan veya soğuk haddehaneden çıkan metal şerit bobinlere bant yapıştıran kimse
-
[isim]
Bağ yetiştirip ürününü satan kimse
- LEĞEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan metal veya plastikten yayvan kap
- "Adam, önündeki leğene eğilmiş, bardak yıkıyordu." (Necati Cumalı)
-
Gövdenin arka veya alt ucunda bulunan, bir yandan omurganın bel bölümüyle, öte yandan bacaklarla eklemlenen kemik çatı, havsala
-
[isim]
Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan metal veya plastikten yayvan kap
- YIĞIN
-
-
[isim]
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
- "Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle
-
[isim]
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
- EĞMÜR
- ...
- ÇOĞUN
-
-
[zarf]
Çok kez, sık sık, ekseriya
- "Çoğun içinden geldiği gibi, algıladığım gibi yazıyorum." (Selim İleri)
-
[zarf]
Çok kez, sık sık, ekseriya
- AĞMAK
-
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- "Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yana eğilmek, meyletmek
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- İBLAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme
-
Bir şeyin miktarını tamamlama
- "Parasını yüz milyon liraya iblağ etmek için çalışıyor."
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme
- SAĞIR
-
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
-
Ses geçirmeyen
-
Isıyı az veren, geç ısınan
- "Sağır soba."
-
Vurulduğu zaman ses vermeyen
- "Sağır davul."
-
İçi görülmeyen, donuk (cam)
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- ZAĞAR
-
-
[isim]
Bir cins çoban köpeği
- "Azarlanmış bir zağar sümsüklüğüyle otelime kapandım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir cins çoban köpeği
- AĞCIK
-
-
[isim]
Palmiyelerde çiçeklerin dibinin çevresindeki telli kın
-
[isim]
Palmiyelerde çiçeklerin dibinin çevresindeki telli kın
- BAĞIN
-
-
[isim]
İnşaatta veya kazı sırasında toprağın çökmesini önlemek için yerleştirilen parça veya dayak
-
[isim]
İnşaatta veya kazı sırasında toprağın çökmesini önlemek için yerleştirilen parça veya dayak
- YAĞIR
-
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
-
Atın omuzları arasındaki yer
-
Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
-
Kel
-
[isim]
Sırt, arka, iki kürek arası
- BOĞUK
-
-
[sıfat]
Kısılmış (ses)
- "Zeyno'nun birdenbire boğazından boğuk bir ses çıktı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kısılmış (ses)