İçinde ğ olan 4 harfli 61 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇIĞA

  1. [isim] Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)

AĞIL

  1. [isim] Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer
    • "Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker, ayla, hale
  3. Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker

EĞSİ

  1. [isim] Ucu yanmış odun, köseği

ÖĞÜN

  1. [isim] Kez, defa
  2. Yemek vakti
    • "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
  3. Bir vakitlik yemek

DOĞU

  1. [isim] Güneşin doğduğu ana yön, gün doğusu, şark, maşrık, batı karşıtı
  2. Bulunulan yere göre güneşin doğduğu yönde kalan bölge
  3. Güneşin 21 Mart ve 23 Eylülde doğduğu yön

AĞIR

  1. [sıfat] Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
    • "Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
    • "Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çapı, boyutları büyük
    • "Ağır top. Ağır tank."
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
    • "Hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı."
  3. Değeri çok olan, gösterişli
    • "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." (Mithat Cemal Kuntay)
  4. Çetin, güç
    • "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  5. Tehlikeli, korkulu, vahim
  6. Sıkıntı veren, bunaltıcı
  7. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
    • "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." (Nurullah ataç)
  8. Ağırbaşlı, ciddi
    • "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." (Halide Edip Adıvar)
  9. Keskin, boğucu (koku)
    • "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." (Falih Rıfkı Atay)
  10. Sindirimi güç (yiyecek)
    • "Ağır bir yemek."
  11. Yoğun
    • "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." (Abbas Sayar )
  12. Uyanılması güç, derin (uyku)
  13. Kısık, alçak
    • "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." (Osman Cemal Kaygılı)
  14. Güç işiten, sağır
  15. [zarf] Yavaş
    • "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." (Etem İzzet Benice)
  16. [isim] Ağır sıklet
    • "Yıllarca ağırda güreşti."
  17. Davranışları yavaş olan
    • "Ağır adam."

BUĞU

  1. [isim] Su buharı
    • "İçimde buz gibi bir buğu, gittikçe yayılarak beni ürperte ürperte öldürmeye çalışıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı
    • "Biz bile kendimizi en sadık bir aynada görmek istesek nefesimizin buğusu aynamızı bulandırır." (Abdülhak Şinasi Hisar)

İĞCİ

  1. [isim] İğ kullanan, yapan veya satan kimse

YAĞI

  1. [isim] Düşman, hasım

AĞLI

  1. [sıfat] Ağı bulunan

OĞAN
...
BAĞI

  1. [isim] Büyü

IĞIL

  1. [isim] Yavaş akan su
    • "Iğılda yüzmek kolaydır."

EĞİŞ

  1. [isim] Eğme işi veya biçimi

BAĞA

  1. [isim] Kaplumbağa
  2. Deniz kaplumbağasının kabuğu
  3. Kaplumbağa kabuğu
  4. Ur
  5. [sıfat] Kaplumbağa kabuğundan yapılmış veya bu kabuğu andırır biçimde olan
    • "Bağa gözlük."

ÖĞÜT

  1. [isim] Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
    • "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." (Aka Gündüz)
    • "Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz, diye öğüt verdi." (Haldun Taner)

ÇOĞU

  1. [zamir] Bir şeyin büyük bölümü
    • "Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İkinci defa düğünümüzden bahsettim: -Biraz daha sabret Sara dedi. Çoğu gitti azı kaldı." (Aka Gündüz)
  2. Çok kimse
    • "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

İĞDE

  1. [isim] İğdegillerden, kokulu, sarı çiçekleri olan, çalı biçiminde bir ağaç (Elaeagnus)
  2. Bu ağacın zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi

ÖĞLE

  1. [isim] Gün ortası, öğlen
    • "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi." (Peyami Safa)
  2. Öğle ezanı
  3. Öğle namazı
    • "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım." (Ömer Seyfettin)

EĞER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [bağlaç] Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet
    • "O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer." (Cahit Sıtkı Tarancı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü