İçinde ğ olan 5 harfli 156 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KOĞUŞ

  1. [isim] Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda
    • "Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor." (Peyami Safa)
  2. Osmanlı Devleti'nde devşirilen çocuklara acemi ocağında eğitim ve öğretimin verildiği, birbirini izleyen yedi oda

BAĞAN

  1. [isim] Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük
  2. Ölü doğan kuzunun derisi

ÇAĞLA

  1. [isim] Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli

ÇİĞİL
...
DÜĞME

  1. [isim] Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı
    • "Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça
    • "Radyonun düğmesi."
  3. Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı
    • "Kalkan balığının düğmeleri."

EĞMEÇ

  1. [isim] Kavis
  2. Çay ve ırmağın dönemeç yeri

OĞLAN

  1. [isim] Erkek çocuk
    • "Biraz sonra oğlan da doğrulup kızın karşısına geçti." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Yetişkin erkek
    • "Yakışıklı, erkek güzeli olmaya aday bir oğlandı." (Tarık Buğra)
  3. İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, bacak, vale
  4. Cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek

DOĞAÇ

  1. [isim] Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical

LAĞIV

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kuruluşun faaliyetine son verme
    • "Şehremaneti lağvına karar vermiş, dediler." (Halit Fahri Ozansoy)
  2. Hükümsüz kılma, feshetme

CİĞER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Akciğerlerle karaciğerin ortak adı
    • "Oturmuş kumar oynar / Ah ciğerimin köşesi." (Halk türküsü)
    • "Mademki ... her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu?" (Haldun Taner)
    • "Ben böylelerinin ciğerinin içini bilirim, dedi. Bu kız hanım ölürse belki beni alır diye ümitlendi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Hayvanlarda akciğer, yürek ve karaciğerin oluşturduğu takım
  3. Yürek, iç

SAĞCI

  1. [sıfat] Sağ görüşlü partilerin yandaşı olan (kimse)

AĞLAK

  1. [sıfat] Ağlamaklı
    • "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)

İFRAĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi başka bir biçime çevirme
  2. Boşaltım

YEĞİN

  1. [sıfat] Zorlu, katı, şiddetli
  2. Baskın, üstün, iyi

SIĞMA

  1. [isim] Sığmak işi veya durumu
    • "Sokağa bıraktıkları otomobile altı kişi sığmaya çalıştılar." (Peyami Safa)

DİĞER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Başka, özge, öteki, öbür
    • "Diğer misafirlerimle meşgul olamadım." (Ömer Seyfettin)

FERAĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme
  2. Bir mülkü başkasına bırakma, başkasının üstüne geçirme
    • "Fabrikanın ferağ ve intikal muamelesinin ikmal edildiği günün akşamı nikâhımız kıyıldı." (Reşat Nuri Güntekin)

AĞCIK

  1. [isim] Palmiyelerde çiçeklerin dibinin çevresindeki telli kın

BUĞUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kin besleme, nefret etme

YAĞLI

  1. [sıfat] Üzerinde veya içinde yağı olan
  2. Yağı çok olan
  3. Yağla yapılmış
    • "Yağlı çörek."
  4. Besili, semiz
    • "Bir de olaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun." (Osman Cemal Kaygılı)
  5. Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan
    • "Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor." (Ömer Seyfettin)
  6. Parası bol, zengin
    • "Dükkâna yağlı bir müşteri arıyordu." (Refik Halit Karay)
  7. Bol ve kolay kazanç sağlayan
    • "Yağlı bir iş."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü