İçinde ğ olan 4 harfli 61 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOĞA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat
                    
                    - "Deniz de pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu." (Haldun Taner)
 
- 
                    
                        Bir kimsenin eğilimlerinin, içgüdülerinin hepsi, huy
                    
                    
- 
                    
                        İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal güzelliklerini koruyan çevre
                    
                    
- 
                    
                        Evrende meydana gelen olayları denetiminde, egemenliğinde tuttuğuna inanılan soyut güç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat
                    
                    
- AĞIL
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer
                    
                    - "Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker, ayla, hale
                    
                    
- 
                    
                        Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer
                    
                    
- İĞDE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        İğdegillerden, kokulu, sarı çiçekleri olan, çalı biçiminde bir ağaç (Elaeagnus)
                    
                    
- 
                    
                        Bu ağacın zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        İğdegillerden, kokulu, sarı çiçekleri olan, çalı biçiminde bir ağaç (Elaeagnus)
                    
                    
- OĞAN
- ...
- UĞRA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un
                    
                    
- UĞUT
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek
                    
                    
- ÖĞÜN
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Kez, defa
                    
                    
- 
                    
                        Yemek vakti
                    
                    - "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
 
- 
                    
                        Bir vakitlik yemek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kez, defa
                    
                    
- EĞER
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [bağlaç]
                    
                        Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet
                    
                    - "O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer." (Cahit Sıtkı Tarancı)
 
 
- 
                        [bağlaç]
                    
                        Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet
                    
                    
- EĞİL
- ...
- EĞİÇ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yemiş koparırken dalları çekmeye veya kovandan bal almaya yarayan araç
                    
                    
- BAĞI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Büyü
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Büyü
                    
                    
- EĞSİ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ucu yanmış odun, köseği
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ucu yanmış odun, köseği
                    
                    
- AĞLI
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Ağı bulunan
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Ağı bulunan
                    
                    
- ÖĞLE
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Gün ortası, öğlen
                    
                    - "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi." (Peyami Safa)
 
- 
                    
                        Öğle ezanı
                    
                    
- 
                    
                        Öğle namazı
                    
                    - "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım." (Ömer Seyfettin)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Gün ortası, öğlen
                    
                    
- UĞUR
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
                    
                    - "Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Emeti ile evlenmek, Satılmış'a uğur getirmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
 
- 
                    
                        Bu nitelikte olduğuna inanılan şey
                    
                    
- 
                    
                        Meymenet, kadem
                    
                    
- 
                    
                        Talih, şans
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı
                    
                    
- DÜĞÜ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur
                    
                    
- 
                    
                        Pirinç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur
                    
                    
- AĞIŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ağma işi veya biçimi
                    
                    - "Gençlikten orta yaşa, orta yaştan yaşlılığa ağışını birlikte yaşadığım bu ev..." (Adalet Ağaoğlu)
 
- 
                    
                        Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ağma işi veya biçimi
                    
                    
- AĞDA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği
                    
                    
- 
                    
                        Şekerle yapılan ürünlerin hazırlanması veya beklemesi sırasında şekerin ulaştığı koyuluk
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği
                    
                    
- KUĞU
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)
                    
                    
- AĞCI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ağ ile balık tutarak geçinen kimse
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ağ ile balık tutarak geçinen kimse
                    
                    
