İçinde ğ olan 4 harfli 61 kelime var. İçerisinde Ğ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ğ harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ğ harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SIĞA

  1. [isim] Kapasite

AĞLI

  1. [sıfat] Ağı bulunan

İĞCİ

  1. [isim] İğ kullanan, yapan veya satan kimse

KUĞU

  1. [isim] Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)

ÇOĞU

  1. [zamir] Bir şeyin büyük bölümü
    • "Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İkinci defa düğünümüzden bahsettim: -Biraz daha sabret Sara dedi. Çoğu gitti azı kaldı." (Aka Gündüz)
  2. Çok kimse
    • "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

EĞİL
...
OTAĞ

  1. [isim] Büyük ve süslü çadır, çerge

YAĞI

  1. [isim] Düşman, hasım

AĞRI

  1. [isim] Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı
    • "Sabah yataktan müthiş bir omuz ağrısı ile kalkmıştı." (Haldun Taner)

EĞİR

  1. [isim] Arıların çıkardığı bir tür salgı

ÇIĞA

  1. [isim] Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)

AĞIR

  1. [sıfat] Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
    • "Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
    • "Yerli halıları gördüm; koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Devlet adamlarının ileri gelenleri böyle sözlere karışmaz, ağır dururlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "... bir odacının ağzından bu cevabı almak insana öyle ağır geliyor ki." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çapı, boyutları büyük
    • "Ağır top. Ağır tank."
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
    • "Hakem tarafından verilen kırmızı kart ağır kaçtı."
  3. Değeri çok olan, gösterişli
    • "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." (Mithat Cemal Kuntay)
  4. Çetin, güç
    • "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  5. Tehlikeli, korkulu, vahim
  6. Sıkıntı veren, bunaltıcı
  7. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
    • "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." (Nurullah ataç)
  8. Ağırbaşlı, ciddi
    • "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." (Halide Edip Adıvar)
  9. Keskin, boğucu (koku)
    • "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." (Falih Rıfkı Atay)
  10. Sindirimi güç (yiyecek)
    • "Ağır bir yemek."
  11. Yoğun
    • "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." (Abbas Sayar )
  12. Uyanılması güç, derin (uyku)
  13. Kısık, alçak
    • "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." (Osman Cemal Kaygılı)
  14. Güç işiten, sağır
  15. [zarf] Yavaş
    • "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." (Etem İzzet Benice)
  16. [isim] Ağır sıklet
    • "Yıllarca ağırda güreşti."
  17. Davranışları yavaş olan
    • "Ağır adam."

AĞAÇ

  1. [isim] Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
    • "Neredesin yahu, seni bekleye bekleye ağaç olduk."
  2. [sıfat] Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan
    • "Ağaç tekne."
  3. Direk

AĞCI

  1. [isim] Ağ ile balık tutarak geçinen kimse

ÇAĞA

  1. [isim] Çocuk, bebek

ÖĞÜN

  1. [isim] Kez, defa
  2. Yemek vakti
    • "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
  3. Bir vakitlik yemek

BUĞU

  1. [isim] Su buharı
    • "İçimde buz gibi bir buğu, gittikçe yayılarak beni ürperte ürperte öldürmeye çalışıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış sıvı
    • "Biz bile kendimizi en sadık bir aynada görmek istesek nefesimizin buğusu aynamızı bulandırır." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÖĞÜR

  1. [isim] Akran
    • "Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi." (Haldun Taner)
  2. Takım, fırka, zümre
  3. [sıfat] Öğrenmiş
  4. [sıfat] Alışmış, yadırganmaz olmuş, menus

OĞUZ

  1. İyi huylu (kimse)

EĞİN

  1. [isim] Arka, sırt
  2. Beden, vücut
    • "Büyüdüm çabuk / Entarim eğnime dar." (Behçet Necatigil)
  3. Boy bos, endam

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü