İçinde ü olan 6 harfli 580 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÖZSÜZ
-
-
[sıfat]
Konuşmadan yapılan
-
Sözleri olmaksızın çalınan müzik, çalgısal, enstrümantal
-
[sıfat]
Konuşmadan yapılan
- BÜZMEK
-
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- "Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz." (Burhan Felek)
-
Kısmak
-
Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- ÜREMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Üremiyle ilgili olan
-
[sıfat]
Üremiyle ilgili olan
- GÜVEYİ
-
-
[isim]
Damat
- "Güveyi girdiğinin ertesi günü askere çağrıldı."
-
[isim]
Damat
- KÜREVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Küresel, toparlak
-
[sıfat]
Küresel, toparlak
- ÖRTÜCÜ
- ...
- RÜFEKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkadaşlar
-
[isim]
Arkadaşlar
- GOLFÇÜ
-
-
[isim]
Golf oynayan kimse
-
[isim]
Golf oynayan kimse
- ÖĞÜTÇÜ
-
-
[isim]
Öğüt veren kimse, nasihatçi
-
Vaiz
-
[isim]
Öğüt veren kimse, nasihatçi
- DÜRTÜŞ
-
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
- SÜLALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soy, hısım akraba
- "Üç göbek öncesi sülalemizin mezarları Üsküdar'da yani İstanbulluyum." (Burhan Felek)
-
Ev, aile
-
[isim]
Soy, hısım akraba
- GÜVELİ
- ...
- MÜNCER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
- SÜMBÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi (Hyacinthus orientalis)
- "Uçun kuşlar, uçun doğduğum yere / Şimdi dağlarında mor sümbül vardır." (Rıza Tevfik Bölükbaşı)
-
[isim]
Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi (Hyacinthus orientalis)
- ÜFLEME
-
-
[isim]
Üflemek işi
-
[isim]
Üflemek işi
- DÜLGER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapıların kaba ağaç işlerini yapan kimse
- "Rumeli Hisarı'nda Fatih Sultan Mehmet'in duvarcı ve dülgerleri, Bizans üzerine açılacak büyük savaşın namlı hisarını ya bugün yükseltecek ya yarın." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yapıların kaba ağaç işlerini yapan kimse
- FORMÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
- "O, bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek
- "Cevap formülü son derece basit idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım
-
Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan matematiksel anlatım
-
Çıkar yol, tutulan yol, yöntem
- "Her yerde yapılabilen bir şey, yalnız formülleri, şekilleri değişir." (Aka Gündüz)
-
Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı
- "Karbonmonoksit CO formülüyle gösterilir."
-
[isim]
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
- SÖRFÇÜ
-
-
[isim]
Sörf sporu yapan kimse
-
[isim]
Sörf sporu yapan kimse
- ÜREMEK
-
-
[nsz]
Canlı, doğup çoğalmak
- "Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi." (Ömer Seyfettin)
-
Yetişmek
- "Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz." (Salâh Birsel)
-
Çoğalmak, artmak
- "Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor."
-
[nsz]
Canlı, doğup çoğalmak
- HÜZZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde segâh perdesinde bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde segâh perdesinde bir makam