İçinde ü olan 4 harfli 152 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÖTÜ
-
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı
- "Kötü bir kalem."
- "Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu." (Haldun Taner)
- "Ne oldu ki Ömer ağa, dedi. Lafımı yanlış anladın, kötüye çektin?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Görevlerini kötüye kullandılar."
-
Zararlı, tehlikeli
- "Kötü adam."
- "O benim dinlemekteki sabrımı, saflığımı kötüye kullandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Korku, endişe veren
- "Yabancının bu kötü kasdına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "... en insaflıları biraz acır, ah zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş derler." (Ömer Seyfettin)
-
Kaba ve kırıcı
- "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan
-
[zarf]
Aşırı, çok
- "Kız, oğlana kötü tutuldu."
-
[sıfat]
İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı
- FÜRU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dallar, kollar, ayrıntılar
-
Çocuklar, torunlar
-
[isim]
Dallar, kollar, ayrıntılar
- ETÜT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
-
Ön çalışma
-
Belli bir konuyu inceleyen, araştıran eser veya yazı
- "1848'de bir İslav mecmuasında çıkan uzun bir etüt yazısı bir isyanın eseridir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışmalarına ayrılan zaman, mütalaa, müzakere
- "Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
- ÖĞÜR
-
-
[isim]
Akran
- "Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi." (Haldun Taner)
-
Takım, fırka, zümre
-
[sıfat]
Öğrenmiş
-
[sıfat]
Alışmış, yadırganmaz olmuş, menus
-
[isim]
Akran
- ÜLKE
-
-
[isim]
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket
- "Artık vatan toprağı, Rumeli'deki hudutlarından Anadolu'daki hudutlarına kadar yekpare bir ülke olmuştur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Devlet
- "Vicdan hürriyetine riayet eden tek ülke Osmanlı İmparatorluğu idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge
- "Dünyanın gelişmiş, gelişmemiş ülkelerini tek tek geziyorum." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket
- FÜZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yanıcı ve bir yakıcı maddenin sürekli olarak yanmasından doğan itiş gücü ile hareket eden düzenek
-
[isim]
Bir yanıcı ve bir yakıcı maddenin sürekli olarak yanmasından doğan itiş gücü ile hareket eden düzenek
- ÖKÜZ
-
-
[isim]
Çift sürmekte, kağnı çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır
- "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." (Ömer Seyfettin)
- "Usta şoför olsa tramvay fren yapınca bunu sezer, gelip öyle öküz gibi bindirmezdi." (Haldun Taner)
-
Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse
-
Cıvalı zar
-
[isim]
Çift sürmekte, kağnı çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır
- ÖRÜM
-
-
[isim]
Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması
-
[isim]
Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması
- ANÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
- CÜZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
-
Tikel
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
- ZÜHT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Takva
-
[isim]
Takva
- ÖTÜŞ
-
-
[isim]
Ötme işi veya biçimi
- "Oturmuş, ağustos böcekleriyle kurbağaların tatlı tatlı ötüşlerini dinliyorduk." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Ötme işi veya biçimi
- ÜÇÜZ
-
-
[sıfat]
Üçü bir arada doğan (çocuk)
-
Üçlü, üç yanlı, üç kollu, üç parçalı
-
[sıfat]
Üçü bir arada doğan (çocuk)
- KÜSÜ
-
-
[isim]
Küskünlük
-
[isim]
Küskünlük
- ÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
- "Bu üçlü grup merdivenin en üst basamağında öylece duruyor." (Tarık Buğra)
-
Üç kişiden oluşmuş
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde üç işareti veya noktası bulunan kâğıt, pul
-
[isim]
Üç ses veya çalgı için düzenlenmiş müzik parçası, trio
-
[isim]
Bu parçayı çalan üç kişilik müzik topluluğu, trio
-
[sıfat]
Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
- SÜLF
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Kükürt
-
[isim]
Kükürt
- ÜRKÜ
-
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik
- ÖRTÜ
-
-
[isim]
Örtmek için kullanılan şey
- "Hekim, hastanın üstündeki örtüyü açtı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kız Ayşe, anana söyle, seni örtüye soksun." (Ömer Seyfettin)
-
Yapılarda çatı, dam
-
[isim]
Örtmek için kullanılan şey
- TÜTÜ
- ...
- FÜRS
- ...