İçinde ör olan 6 harfli 80 kelime var. İçerisinde ÖR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ör olan kelimeler listesine ya da Sonu ör ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖRELE
...
DÖRDÜZ

  1. [sıfat] Dördü bir arada doğan (çocuk)
  2. Dördü bir arada bulunan

GÖRGÜL
...
REKTÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu profesör

HÖRGÜÇ

  1. [isim] Devenin sırtındaki tümsek, çıkıntı
  2. Bu çıkıntıya benzeyen tümsek, çıkıntı
    • "Yüksek yaylalara hörgüçler gibi çökmüş dağları ile ufkumuzu kapladı." (Ruşen Eşref Ünaydın)

DUBLÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Benzer

TÖRECİ

  1. [isim] Töreyi ilke edinen, töreyi amaç olarak alan kimse

ÖRGÜLÜ

  1. [sıfat] Örgüsü olan, örgü biçiminde bulunan
    • "Külahının altındaki örgülü beyaz saçlarını tutup koparmak ... ihtiyacını duydu." (Ömer Seyfettin)
  2. Örülmüş

ÖRTBAS

  1. [isim] Bir durumun duyulmamasını, yayılmamasını sağlayan önlemler alma
    • "Onlar da rezaleti örtbas etmek için kızı Bursa'ya kaçırdılar." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Her türlü ayıbın örtbas olacağını sandığı bir uzak diyara alıp götürmüştür." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TÖRELİ

  1. [sıfat] Törel

BRÜLÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yakmaç

İÇÖRGÜ
...
ÖRÜLÜŞ

  1. [isim] Örülme işi veya biçimi
    • "Bu ağır ve etkili örülüşün ilmikleri arasında sıkışıp inceliyor, ufak ufak koparak toz olup dağılıyordu." (Atilla İlhan)

BÖRTME

  1. [isim] Börtmek işi

AKTÖRE

  1. [isim] Ahlak
    • "Artık gemisini kurtaran kaptan olacaktır, aktöre yozlaşması ve çöküntü başlar." (Melih Cevdet Anday)

GÖRDES
...
GÖRMEK

  1. [-i] Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
    • "Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Peki ama sen Paşa babanı çok severdin ... göreceğin gelmedi mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Haydi göreyim seni, bu işi yapıver."
  2. Anlamak, kavramak, sezmek
    • "Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Bir saniye içinde hasret ve firkati hiç görmemişe dönersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Yanına gidip konuşmak
    • "Bugün müdürü göreceğim."
  4. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
  5. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
    • "Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Yapmak, etmek
    • "İş görmek. Masraf görmek."
  7. [-den] Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
  8. [-den] Almak
    • "Birinden ders görmek."
  9. [nsz] Bir şeye erişmek
    • "Cebi para görmek. Yardım görmek."
  10. Çok değer vermek
    • "Gözü yalnız parayı görüyor."
  11. [nsz] Bir işleme uğramak
    • "Teftiş görmek. Tedavi görmek."
  12. [nsz] Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
    • "Ev güneş görüyor."
  13. Ziyaret etmek
  14. Karşılaşmak, rastlaşmak
  15. [-le] Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
    • "Körler parmaklarıyla görürler."
  16. [nsz] Sahne olmak, geçirmek
    • "Bu ova çok savaş gördü."
  17. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
  18. Gezmek
    • "Ankara'yı gördün mü?"
  19. Vermek
    • "Madem ikramiye kazandın, bizi de gör."
  20. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak

PÖRSÜK

  1. [sıfat] Gevşeyip sarkmış, yıpranmış
    • "Beni yanımdaki pörsük, sarışın yüze bağlayan başka ortak hatıralar da var." (Halide Edip Adıvar)

DÖRTLÜ

  1. [sıfat] Dört parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden dört tane bulunan
    • "Dörtlü sefer tası. Dörtlü abajur."
  2. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde dört işareti bulunan kâğıt veya pul
  3. [isim] Dört kişiden oluşan müzik topluluğu, kuartet
  4. [isim] Taşıtlarda uyarı için dört sinyal lambasının aynı anda yanıp sönmesini sağlayan düzen, flaşör

VEKTÖR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
  2. Büyüklüğü ile yönü olan nicelik

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü